Kur'an İnsanların Sözlerine Benziyor...

 Kur’an’ı okurken dikkatimi çeken başka bir mesele, beşer kelamına benzemesidir. Senin daha önce bana anlattığın gibi Kur’an’ın beşer üstü olduğunu göremedim. Hiç kimse benzerini yapamaz, demiştin. Okuyunca böyle bir olağanüstülük hissetmedim. Beşer kelamından pek farklı gelmedi bana.

– Sen, beni yanlış anlamışsın galiba. Beşer üstü derken beşerî ifadelere hiç benzemeyen bir kitap demek istemedim. Beşer sözüne benzemekle, hiçbir beşerin benzerini yapamadığını kastetmiştim. Kur’an, insana hitap ettiği için onun anlayacağı bir üslupla mesajını aktarıyor. Teşbihte hata olmaz, çocukla sohbet ederken çocukça konuşmak gibi. Kur’an’ın hem beşer üslubuna benzemesi hem de hiçbir beşer tarafından taklit edilemez oluşu, mucizeliğini gösteriyor.

Kötü yazılmış bir eser demiyorum. Sadece beşer üstü yanını göremedim, diyorum. Okuduğuma pişman olmadım. Sadece ilahî konuşmadan çok, beşerî konuşmayı andırdı bana.

– Doğru olanı da budur. Her türlü konuşmayı bilen sonsuz ilim sahibi Allah, insanın anlayacağı dilden onunla konuşuyor. Muhatabının seviyesine uygun olarak dersini veriyor. Aksi hâlde bizim mesajı anlamamız imkânsız olurdu.1 O da hikmete aykırı düşerdi. Çünkü Kur’an’ın gönderiliş gayesi, insanı muhatap alıp ona doğru yolu göstermektir. Hakikati ders vermektir.

Haklısın. Kur’an insanın anlayacağı bir üslupla mesajını vermeli. Yani insanın anlayacağı dilden konuşmalı. Ancak yine de ilahî sözler farklı olmalı. Kur’an’da bunu göremedim.

– Birçok kişi Kur’an’ın lafzına hayran kalıyor. Kur’an meali okuyarak “Bu insan sözü olamaz” deyip Müslüman olan yüz binlerce kişi var. Buna rağmen Kur’an mealine, ilahî kelamdaki harikalığın tam yansımadığını söylemek lazım. Aslında sen Allah’ın kelamını değil, bir beşerin ilahî kelamdan anladıklarını okuyorsun. Dolayısıyla, okuduğun Kur’an mealindeki sözler beşer sözleridir. İlahî sözlerle beşerî sözler arasındaki fark, benzersiz bir sanat eseriyle, bir çocuğun yaptığı taklidî eser arasındaki fark gibidir. İstersen, bu konudaki tartışmayı Kur’an’ın tamamını okuduktan sonra yapalım.

Daha iyi olur. Şimdiye kadar okuduklarım çerçevesinde kesin bir yargıya varmıyorum. Kur’an’ın semavî bir kitap olduğu düşüncesiyle uyuşan ve çelişen konuları tespit etmeye çalışıyorum. Tamamını okumadan kesin bir hüküm vermeyeceğim.

– Gayet güzel bir yaklaşım. Kur’an’ı okurken problemli gördüğün ayetleri bir tarafa not edersen daha iyi olur. Bu ayetler üzerinde ayrıntılı konuşma imkânımız olur.

 

Bu yazı yazarın Nesil Yayınları'ndan çıkan Rabbini Arayan Thomas -2- isimli kitabından alınmıştır.

Dipnotlar

1 “Eğer Hazret-i Musa Aleyhisselamın Tur-i Sina’da işittiği kelamullah (ilahî sözler) tarzında olsa idi, beşer bunu dinlemekte, işitmekte tahammül edemezdi ve mercî edemezdi (başvuru kaynağı yapamazdı). Hazret-i Musa gibi bir ulü’l-azm (yüce bir zat), ancak birkaç kelamı işitmeye tahammül etmiştir.” (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, On Beşinci Söz’ün Zeyli

Yazar:

Kategorisi:
Kur'an'ı Okuyan Bir Ateist'in Soruları ve Verilen Cevaplar
Gönderi tarihi: 26-08-2009
4,712 kez okundu