Anlatılacak bu kıssadan maksat, Yahudilerin eskiden beri devam edegelen küfür ve isyanlarını gözler önüne sermek ve başlarına vurmaktır.
Ayrıca, ancak talim veya vahiyle bilinebilecek onlara ait bir bilgiyi anlatarak Hz. Peygamber için bunun bir mu’cize olduğunu bildirmektir.
163 واَسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْر- “Ve onlara, o deniz kıyısındaki şehri sor.”
O beldenin haberini veya o beldede yaşayanların başına geleni sor.
Bahsedilen belde, Medyen ve Tur arasında sahil beldesi olan Eyle’dir.
Medyen veya Taberiye şeklinde söyleyenler de olmuştur.
إِذْ يَعْدُونَ فِي السَّبْتِ “Hani onlar cumartesi yasağını çiğniyorlardı.”
Cumartesi günü balık avına çıkarak Allahın koydukları sınırları aşıyorlardı. Hâlbuki Cumartesi günü ibadet dışında başka bir şeyle meşgul olmaktan nehyedilmişlerdi.
إِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعاً “Onların Cumartesi günü balıklar akın akın geliyordu.”
Ayette Cumartesi gününün onlara nisbet edilmesi, o güne ait hükümlerin onlara has olmasındandır.
وَيَوْمَ لاَ يَسْبِتُونَ لاَ تَأْتِيهِمْ “Diğer günlerde ise gelmiyordu.”
كَذَلِكَ نَبْلُوهُم بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ “Yoldan çıktıkları için biz onları işte böyle deniyorduk.”
164- وَإِذَ قَالَتْ أُمَّةٌ مِّنْهُمْ “İçlerinden bir topluluk şöyle demişti.”
Bunlar, onların salihlerinden bir topluluktur. Önceleri öğüt vermişler, ama bir netice alamayınca ümitsizliğe kapılmışlardı.
لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا“Allah’ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz?”
“Allah bunları helâk edecek veya devamlı isyanları sebebiyle ahirette çok şiddetli bir azapla cezalandıracaktır.”
Bunu, nasihatin onlara fayda vermediğini etkili bir şekilde anlatmak için söylediler veya nasihatın illet ve faydasını sordular. Bu ifadeleri, aralarındaki konuşmanın bir parçasıydı.
Bu taifeden murat, helâk edilenler de olabilir. Kendilerine vaaz edenlere istihza yoluyla böyle cevap verdiler.
قَالُواْ مَعْذِرَةً إِلَى رَبِّكُمْ “Dediler ki: “Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için.”
Yani, bizim onlara nasihatte bulunmamız, Allah nezdinde mazeretimiz olsun, münkerden (kötülükten) sakındırma hususunda ihmalde bulunduğumuz söylenmesin diyedir.
رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ “ Bir de ola ki günahlardan sakınırlar diye (böyle yapıyoruz).”
Çünkü helâke kadarki vakitte bir ümit vardır, ancak öldüklerinde kendilerinden ümit kesilir.
165 فَلَمَّا نَسُواْ مَا ذُكِّرُواْ بِهِ أَنجَيْنَا الَّذِينَ يَنْهَوْنَ عَنِ السُّوء- “Onlar yapılan nasihatı unuttuklarında, kötülükten sakındıranları kurtardık.”
Yasağı çiğneyenler, unutan kimsenin terki gibi salih kimselerin uyarılarını terk ettiklerinde, kötülükten sakındıranları kurtardık.
“O zalimleri de fısklarından dolayı şiddetli bir azaba uğrattık.”
Yasağı çiğnemekle ve Allahın emrine muhalefetle zulmedenleri ise, şiddetli bir azapla yakaladık.
166 فَلَمَّا عَتَوْاْ عَن مَّا نُهُواْ عَنْهُ قُلْنَا لَهُمْ كُونُواْ قِرَدَةً خَاسِئِين - “Böylece onlar yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, onlara ‘hor ve zelil maymunlar olun’, dedik.”
Ayetteki utüvv, (A’raf, 77) ayetinde de geçtiği üzere, yasaklandıkları şeyi terketmekten kibirlenmeleridir.
Ayette “onlara dedik” ifadesi “Biz bir şeyi dilediğimiz zaman, ona sözümüz sadece “ol” dememizdir, o da hemen oluverir.” (Nahl, 40)
ayetinde nazara verildiği gibi, irade ve kudreti de tazammun eden bir durumdur.
Ayetin zahiri şunu iktiza eder: Allah bunları önce çetin bir azapla cezalandırdı. Ama onlar yine de vazgeçmeyince, kendilerini maymuna çevirdi.
Bununla beraber, ikinci ayetin birincinin takriri ve tafsili olması caizdir.
Rivayete göre, onları uyaranlar, bu haddi aşanların öğüt almasından ümitlerini kesince onlarla beraber yaşamak istemediler. Şehri, koca bir kapısı olan bir duvarla ikiye böldüler. Bir sabah uyandıklarında haddi aşanlardan kimsenin kendileri tarafına uğramadığını görünce “herhâlde özel bir durum var” deyip o tarafa geçtiler. Hepsinin maymuna çevrilmiş olduğunu gördüler. Kendi akrabalarını tanıyamadılar, ama maymuna çevrilenler gelenleri tanıyorlardı. Maymuna çevrilenler akrabalarının evlerine geliyor, onların elbiselerini kokluyor, ağlayarak etraflarında dönüyorlardı. Üç gün sonra ise, maymuna çevrilenlerin hepsi öldüler.
Tabiin âlimlerinden Mücahid şöyle der:
“Kalpleri maymuna çevrildi, bedenleri değil.”