313. DERS (Sad Suresi, 67 - 88) İblis’in İnadı

67- قُلْ هُوَ نَبَأٌ عَظِيمٌ “De ki: O, çok büyük bir haberdir.”

Ayetteki “o” zamiri, daha evvelinde anlatılan dehşetli azaba bakar. Bundan sonra anlatılacak Hz. Âdemin haberine baktığını söyleyen de olmuştur.

 

68- أَنتُمْ عَنْهُ مُعْرِضُونَ “Siz ondan yüz çeviriyorsunuz.”

Siz ise, devam edegelen gafletiniz sebebiyle bundan yüz çeviriyorsunuz. Çünkü akıllı bir kimse böyle bir şeyden yüz çevirmez. Nasıl çevirsin ki, apaçık deliller, onu göstermektedir.

Onların yüz çevirdiği şey,

-Ya bahsi geçen tevhiddir.

-Veya şimdi anlatılacak nübüvvet meselesidir.

 

69- مَا كَانَ لِي مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَإِ الْأَعْلَى إِذْ يَخْتَصِمُونَ “Mele-i a’lânın tartışmaları hakkında benim hiçbir bilgim yoktu.”

Hz. Peygamberin meleklerin kendi aralarındaki konuşmalarını ve aralarında cereyan eden şeyleri, başkasından duymadan ve herhangi bir kitap mütalaa etmeden önceki semavî kitaplarda geçtiği şekilde haber vermesi, ancak vahiyle açıklanabilir.

 

70- إِن يُوحَى إِلَيَّ إِلَّا أَنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ “Bana ancak, benim sadece bir uyarıcı olduğum vahyediliyor.”

Üstte altmışbeşinci ayette Hz. Peygamber ancak bir uyarıcı olduğunu ifade etmişti. Burada da, bunun vahiy yoluyla olduğunu nazara verdi.

 

71- إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِن طِينٍ “Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.”Ayet, iki ayet öncesinde kısaca nazara verilen meleklerin tartışmasını beyan sadedindedir. Çünkü Hz. Âdemin kıssasında, kendisinin yaratılması, meleklerin ve İblisin konuşmaları, kendisinin yeryüzüne halife olmaya liyakati ve meleklerin secdesi anlatılmaktadır. Bunların bir kısmı Bakara sûresinde geçmişti.[1>

Burada ise önceki anlatımla yetinilerek kısa geçilmiş, buradaki maksada uygun olan miktarı zikredilmiştir. O da, böyle bir kıssayla müşriklere bir uyarıda bulunmaktır. Çünkü onların Hz. Peygamberi kabul etmemeleri, İblisin Hz. Âdemi kabul etmeyişine benzemektedir.

Cenab-ı Hakkın meleklerle konuşması bir melek aracılığıyla olabilir. Öte yandan mele-i âlâ ifadesi, Allahı ve melekleri içine alacak şekilde ele alınabilir.

 

72- فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ “Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için secdeye varın.”

Allahın Âdeme ruhundan üflemesinden murat, ona ruh vermek suretiyle hayattar kılmasıdır. “Ruhumdan” demesi, onun şerefini ve tertemiz oluşunu ifade eder.

Secdeden murat, Hz. Âdemin hilafetini kabul ve saygı secdesi olmasıdır. Bakara sûresinde bununla alâkalı açıklama yapılmıştı.[2>

 

73- فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ “Bunun üzerine meleklerin hepsi topluca secde ettiler.”

 

74- إِلَّا إِبْلِيسَ “Yalnız İblis etmedi.”

اسْتَكْبَرَ “Büyüklük tasladı.”

وَكَانَ مِنْ الْكَافِرِينَ “Ve kâfirlerden oldu.”

Allahın emrine karşı büyüklenmesi ve itaatten kaçınmasıyla kâfirlerden oldu.

Veya o, Allahın ilminde kâfirlerden idi.

 

75- قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَن تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ “Allah dedi: Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni ne alıkoydu?”

“İki elimle yarattım” ifadesinden murat, “anne-baba vasıtası olmadan bizzat yarattım” manasını ifade eder.

 “İki elimle” denilmesi, Âdemin yaratılışında olan ziyadesiyle kudret tecellisi ve farklı fiiller sebebiyledir.

İblis, yerinde olmayan bir tavır sergilemiştir. Çünkü, efendi, kölelerinden bazısını bazısına hizmet ettirebilir. Özellikle, ziyadesiyle artıları olan birine diğerlerini hizmet ettirmesi, hiç de inkâr edilecek bir durum değildir.

أَسْتَكْبَرْتَ Büyüklük mü tasladın?”

أَمْ كُنتَ مِنَ الْعَالِينَ “Yoksa üstünlerden mi oldun?”

Haksız yere tekebbürde mi bulundun, yoksa yükselip de üstün olmaya hak mı kazandın?

Şöyle de mana verildi: “Şimdi mi tekebbürde bulundun, yoksa eskiden beri büyüklenenlerden misin?”

 

76- قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ “İblis dedi ki: Ben ondan hayırlıyım.”

İblis, böyle diyerek gerekçesini ortaya koydu. Sözünün devamında ise buna kendince bir delil getirdi.

خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ “Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.”

 

77- قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا “Allah, şöyle dedi: Haydi, çık oradan.”

“Çık oradan” ifadesi

-“Cennetten,

-Semadan,

-Melek suretinden çık” manalarından birine işaret edebilir.

فَإِنَّكَ رَجِيمٌ “Çünkü sen kovuldun.”

Çünkü sen, rahmetten ve şerefli bir mahalde bulunmaktan kovuldun.

 

78- وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَى يَوْمِ الدِّينِ “Şüphesiz din (hesap) gününe kadar lânetim senin üzerinedir.”

 

79- قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ “İblis dedi: Ya Rab! O halde insanların diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver.”

 

80- قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ “Allah dedi: Haydi mühlet verilenlerdensin.”

 

81- إِلَى يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ “Belirli bir vakte kadar.”

 

82- قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ “İblis dedi: İzzetine yemin ederimki, onların hepsini elbette azdıracağım.”

Senin saltanat ve kahrına yemin ederim ki, onların hepsini azdıracağım.

 

83- إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ “Ancak muhlas kulların müstesna”

“Muhlas kulların” ifadesinden murat, Allahın kendisine taat için seçtiği ve dalâletten koruduğu kimselerdir.

Ayet “Muhlis kulların” şeklinde okunduğunda ise, “kalpleriyle sırf Allaha yönelenler” manası anlaşılır.

 

84- قَالَ “Allah dedi: İşte bu gerçektir.

فَالْحَقُّ وَالْحَقَّ أَقُولُ “Ben de gerçeği söylüyorum:”

 

85- لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكَ وَمِمَّن تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ “Andolsun, senden ve onlardan sana tabi olanların hepsinden cehennemi dolduracağım.”

“Senden ve onlardan sana tâbi olanların hepsinden cehennemi dolduracağım” cümlesinde geçen “senden” ifadesi, İblise tâbi olan şeytanları da içine alır.

 

86- قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ “De ki: Buna mukabil sizden hiçbir ücret istemiyorum.”

Kur’an veya vahyi tebliğe karşı ben sizden bir ücret talep etmiyorum.

وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ “Ben tekellüfe girenlerden de değilim.”

Ben tekellüfe girip de yapmacık bir şekilde ehil olmadığı şeye ehilmiş gibi görünenlerden değilim. Dolayısıyla nebi olmadığım hâlde nebi imiş gibi görünmem veya Kur’an benim sözüm iken Allaha nisbet etmem söz konusu değildir.

 

87- إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ “O, âlemler için ancak bir öğüttür.”O ancak ins ve cinne bir öğüttür.

 

88- وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ “Onun haberlerinin doğruluğunu bir zaman sonra mutlaka bileceksiniz!”

O Kur’anda olan vaat ve vaîdî veya vaat ve vaîdin gerçekleşmesiyle o haberlerin doğruluğunu elbette ve elbette bileceksiniz.

“Bir zaman sonra” ifadesinden murat,

-Ölümden sonra,

-Kıyamet günü,

-Veya İslâm’ın galip gelmesiyle manaları olabilir.

“Bir zaman sonra mutlaka bileceksiniz!” ifadesinde bir tehdîd vardır.

Hz. Peygamber şöyle buyurur:

“Her kim Sad sûresini okusa, Allahın Davuda musahhar kıldığı dağlar ağırlığınca hasenesi olur ve Allah onu küçük veya büyük herhangi bir günahta ısrar etmekten korur.”


[1>Bkz. Bakara, 34-36. 

[2> Bkz. Bakara, 34.

 

Yazar:
Prof.Dr. Şadi Eren
Kategorisi:
38. Sad
Gönderi tarihi: 15-04-2014
1,154 kez okundu
Block title
Block content