289. DERS (Sebe Suresi, 15 - 21) Sebe Halkı

 

15- لَقَدْ كَانَ لِسَبَإٍ فِي مَسْكَنِهِمْ آيَةٌ “Andolsun ki Sebe’ kavmi için oturdukları yerde bir ibret vardı:”Onların meskenlerinden murat, oturdukları yerlerdir. Burası Yemen’de olup Me’ribolarak bilinen bölgedir. Burayla San’a arasında üç günlük mesafe vardır.

Onların yaşadıkları bu yerlerde, bir Sani-i Muhtarın varlığına ve dilediği hayret verici şeyleri yapmaya kâdir olduğuna, iyilik yapanlara ve kötülük yapanlara karşılık verdiğine delâlet eden bir alâmet vardır.

Sebe halkının bu kıssası, hemen öncesinde anlatılan Hz. Davud ve Hz. Süleymanın kıssalarının zıddı bir durumu anlatır.[1>

جَنَّتَانِ عَن يَمِينٍ وَشِمَالٍ “Sağ ve soldan iki bahçe!”

Bunların beldelerinin sağında solunda cennet gibi bahçeler bulunmaktaydı.

Veya bundan murat, bu beldede yaşayan herkesin evinin sağının ve solunun birer bahçe olmasıdır.

كُلُوا مِن رِّزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ “Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin!”

Peygamberleri, onlara böyle demişti.

Veya hâl diliyle onlara böyle denilmişti.

Veya bundan murat, onlara böyle denilmesine layık olduklarına delâlettir.

بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ “Çok hoş bir belde ve çok bağışlayıcı bir Rab!(denildi).

Ayetin bu kısmı, şükrü gerektiren bir duruma delâlet etmektedir.

Sizi rızıklandıran ve şükretmenizi isteyen Rabbiniz, şükredenlerin hata ve noksanlarını bağışlayan affedici bir Rab’dir.

Denildi ki: Beldeleri en verimli ve en hoş bir beldeydi. Ne bir hastalık vardı ne de bir uğursuzluk.

 

16- فَأَعْرَضُوا “Fakat onlar yüz çevirdiler.”

Bunun sonucu olarak şükretmediler.

فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ سَيْلَ الْعَرِمِ “Biz de üzerlerine Arim selini salıverdik.”

Arim seli, isim olabileceği gibi, çok çetin bir sel olmasını da ifade edebilir.

Veya bundan murat, şiddetli yağmurdur.

Veya fare istilasıdır.

Rivayete göre, Belkıs burada bir baraj yaptırmış, bununla yağmur sularını toplamış, barajdan ihtiyacı olan suyu almaları için de bir delik bırakmıştı.

Denildi ki: Arim selinin onları cezalandırmak için gönderilmesi, Hz. İsa ile Peygamber Efendimiz arasında bir dönemde gerçekleşti.

وَبَدَّلْنَاهُم بِجَنَّتَيْهِمْ جَنَّتَيْنِ ذَوَاتَى أُكُلٍ خَمْطٍ وَأَثْلٍ وَشَيْءٍ مِّن سِدْرٍ قَلِيلٍ “Ve o güzelim bahçelerini ekşi meyveli ağaçlar, acı ılgın ve biraz da sedir ağacı bulunan iki harap bahçeye çevirdik.”

Ayette, sel sularının her tarafı istilasından sonra meydana gelen duruma da yine iki bahçeanlamında cenneteyndenilmesi, müşakele içindir ve tehekküm manası taşır.

 

17- ذَلِكَ جَزَيْنَاهُم بِمَا كَفَرُوا “Bunu, küfürlerine (nankörlüklerine) ceza olarak yaptık.”

Küfürlerinden murat, küfran-ı nimette yani nankörlükte bulunmalarıdır veya peygamberleri inkâr etmeleri de olabilir. Rivayete göre kendilerine onüç peygamber gönderilmiş, ama onlar hepsini yalanlamışlardı.

وَهَلْ نُجَازِي إِلَّا الْكَفُورَ “Ve biz ancak böyle çok nankör olanları cezalandırırız.”

Biz ancak bu şekilde küfür ve küfranda aşırı gidenleri cezalandırırız.

 

18- وَجَعَلْنَا بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ الْقُرَى الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا قُرًى ظَاهِرَةً “Biz onlar ve o mübarek kıldığımız beldeler arasında, sırt sırta şehirler meydana getirmiştik.”

 “Mübarek kılınan beldelerden” murat, Şam bölgesinin beldeleridir. Allah, buralarda yaşayanlara bolca nimetler vermişti.

وَقَدَّرْنَا فِيهَا السَّيْرَ “Ve onlarda gidiş gelişi düzenli kıldık.”

Bu beldeler birbirini görecek şekilde ard arda sıralanmıştı. Öyle ki, sabah yola çıkan biri, kuşluk vakti bunlardan birinde istirahat edebiliyor, akşam üzeri çıkan biri de geceyi bir beldede geçirebiliyor, böylece ta Şama kadar rahatça gidiyorlardı.

سِيرُوا فِيهَا لَيَالِيَ وَأَيَّامًا آمِنِينَ (Onlara dedik): Buralarda gecelerde ve gündüzlerde emniyet içinde gidip gelin.”Biz onlara verdiğimiz bu nimetlerin hâl diliyle veya doğrudan peygamber aracılığıyla böyle dedik: Oralarda gece veya gündüz her ne zaman isterseniz emin bir şekilde yol alın.Çünkü gündüz veya gece yol almanız, emniyet açısından farklılık arzetmez.

 

19- فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ أَسْفَارِنَا “Derken, onlar şöyle dediler: Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır.”Böylece bunlar İsrailoğulları gibi nimetten sıkıldılar, âfiyetten usandılar, kendi beldeleriyle Şam arasında böyle beldeler değil, çöl olmasını istediler. Ta ki bu uzun yolda kendileri bineklerine binerek ve azıklarının bol olmasıyla, fakir olanlara üstünlüklerini göstersinler. Allah da, seferleri esnasında uğrak yeri olan beldeleri harap ederek onların duasına icabet etti.

وَظَلَمُوا أَنفُسَهُمْ “Ve nefislerine zulmettiler.”

Nimetle şımararak ve ona önem vermeyerek nefislerine zulmettiler.

فَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ “Biz de onları aleme ibret yaptık.”

İnsanlar hayretle onlardan söz ettiler. “Sebe halkının dağılıp gitmesi gibi dağılıp gittiler” şeklinde dillere destan oldular.

وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ “Ve onları un ufak hale getirdik.”

Onları darmadağın yaptık. Gassan kabilesi Şam’a, Enmar kabilesi Medine’ye, Cezzam kabilesi Tihame’ye ve Ezd kabilesi de Ammana gelip yerleştiler.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ “Şüphesiz ki bunda çok sabreden,çok şükreden herkes için elbette ayetler vardır.”Bu zikrolunan olayda günahlara karşı çok sabreden ve nimetlere de bolca şükreden kimselere ayetler, ibretler vardır.

 

20- وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ “Ve andolsun ki, İblis onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı.”Buradaki zamir Sebe halkına gidebilir. İblis, onların şehevî şeylere daldıklarını görünce ben bunları yoldan çıkarırımdiye düşünmüştü, zannında isabet etti.

Veya zamir Âdemoğullarına racidir. İblis, insanlığın babası olan Âdem peygamberde azim yönüyle za’fiyet görünce ben bunun evlatlarını yoldan çıkarırımdiye hesapladı.

Veya İblisi böyle bir zanna sevkeden durum, insanda bulunan şehvet ve gadap kuvveleridir.

Veya meleklerin “Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi (halife) kılacaksın?” (Bakara, 30) sözünü duyunca, “Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım. Onları mutlaka saptıracağım. Onları boş kuruntulara sokacağım.” (Nisa, 119) ve “Ya Rabbi! Beni azdırmana yemin ederim ki, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim...” (Hicr, 39) ayetlerinde nazara verildiği üzere insanı yoldan çıkaracağını, çeşitli hilelerle onu günahlara kışkırtacağını ilan etti.

فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ “Böylece, mü’minlerden az bir grup dışında ona uydular.”

Onların az olması, kâfirlere nisbetledir.

Veya bu ifade, mü’minler içinde az bir fırkanın şeytana uymadığını anlatır. Onlar da muhlis (ihlâslı, dinde samimi) olanlardır.

 

21- وَمَا كَانَ لَهُ عَلَيْهِم مِّن سُلْطَانٍ “Hâlbuki İblis’in onlar üzerinde hiçbir hakimiyeti yoktu.”İblis, vesvesesi ve aldatmak istemesiyle onlar üzerinde bir hâkimiyete sahip değildi.

إِلَّا لِنَعْلَمَ مَن يُؤْمِنُ بِالْآخِرَةِ مِمَّنْ هُوَ مِنْهَا فِي شَكٍّ “Fakat biz ahirete inananı, ondan bir şüphe içinde bulunandan bilelim diye (ona fırsat verdik).”

Ona vesvese özelliği vermemiz ahirete inananla, ondan bir tereddüt içinde olanı ortaya koymamız içindi.Ayette bunun “bilelim diye” şeklinde ifade edilmesi, ilâhî ilmin buna taalluk edip ona göre bir ceza verilmesini anlatmak içindir.

İlmin husulünden murat, ilmin taalluk ettiği şeyin husulüdür.

İblise böyle bir özellik verilmekle mü’min olan kimse, tereddütler içinde bocalayandan ayrılmakta, iman etmesi mukadder olanlar inanırken, dalâleti mukadder olanlar şek içinde kalmaktadır.

وَرَبُّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ حَفِيظٌ “Ve Rabb’in her şeyi muhafaza edendir.”


[1>Onların nimete mazhar olup şükretmeleri anlatılmıştı. Sebe halkı ise, nimete nankörlük yaptılar.

 

Yazar:
Prof.Dr. Şadi Eren
Kategorisi:
34. Sebe
Gönderi tarihi: 15-04-2014
1,032 kez okundu
Block title
Block content