283. DERS (Ahzab Suresi, 36 - 40) Hz. Zeyd ve Hz. Zeyneb Olayı

36- وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ “Allah ve Rasûlü bir işe hükmettiği zaman, gerek mü’min bir erkek ve gerekse mü’min bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur.”

Ayette Allahın da zikri, O’nun emrini tazim ve peygamberin hükmünün O’nun hükmü olduğunu hissettirmek içindir. Çünkü ayet, Zeyneb Binti Cahş hakkında indi.

Sebeb-i Nüzûl

Hz. Zeyneb, Hz. Peygamberin halasının kızıydı. Hz. Peygamber Zeynebi Zeyd Bin Harise için istedi. Hem Zeyneb, hem de kardeşi Abdullah kabul etmemişti.

Allah ve Rasûlü bir mesele hakkında hüküm verdiğinde, erkek ve kadın bir mü’minin kendi meselelerinde bir tercih hakları yoktur. Kendi iradelerini Allah ve Rasûlünün seçtiği şeye tâbi kılmaları gerekir.[1>

وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُّبِينًا “Her kim Allah ve Rasûlüne âsi olursa açıkça yoldan çıkmış olur.”

Ayet metnindeki “dalâl-i mübîn”, “doğruluktan sapması apaçık olan” demektir.

 

37- وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ “Hani, kendisine Allah’ın nimet verdiği ve senin de iyilikte bulunduğun kimseye ‘Hanımını kendine sıkı tut ve Allah’tan kork’ diyordun.”

Allah, O’na İslâma tevfik vermiş, Seni de onu azat etmeye ve yanında tutmaya muvaffak kılmıştı.

Allahın O’nunla ilgili Seni muvaffak kıldığı şeyi yapmakla, Sen de kendisine nimette bulunmuştun.

Ayette bahsedilen, Zeyd Bin Harise’dir.

Zeydin hanımı, Zeynebdir. Ayetin anlattığı durum şöyledir:

Hz. Peygamber, Zeynebi Zeyd’le evlendirdikten sonra bir defasında gördü, güzelliği dikkatini çekti, “Sübhanallah, ey kalpleri çeviren” dedi. Zeyneb, bunu duydu, kocası Zeyd’e söyledi. Zeyd düşüncelere daldı, aile hayatlarında imtizaçsızlık sebebiyle hanımıyla beraberlikten hoşlanmıyordu. Hz. Peygambere gelip “Hanımımı boşamak istiyorum” dedi. Hz. Peygamber “ne oldu, seni şüphelendiren bir şey mi var?” diye sordu. Zeyd, “Vallahi hayır, ben onda hayırdan başka bir şey görmedim. Lakin asaleti sebebiyle bana büyükleniyor” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Hanımını kendine sıkı tut ve Allah’tan kork’ diye tavsiyede bulundu. Yani, “Onunla ilgili olarak Allahtan kork da, kibirli olduğu gerekçesiyle misilleme yaparak O’nu boşama!’’[2>

وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ “Ve nefsinde, Allah’ın açacağı şeyi gizliyordun.”

Hz. Peygamberin gizlediği, Zeydin boşaması hâlinde Zeyneble evlenmek veya boşamasını murat etmek olabilir.

وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخْشَاهُ “Ve insanlardan çekiniyordun, hâlbuki Allah kendisinden çekinmene daha lâyıktı.”

Bundan dolayı da insanların Seni kınamasından çekiniyordun.

Hâlbuki onda çekinilecek bir şey varsa, Allahtan çekinmen uygun olurdu.

Ayetteki itab (kınama), sadece gizlemeden dolayı değildir. Çünkü aslında böyle şeyleri gizlemek güzeldir. İtab, insanların dedikodusundan çekinmek ve içinden geçenden farklı şeyi izhar etmekten dolayı olmuştur. Çünkü böyle şeylerde evlâ olan ya susmak veya işi Allaha havale etmektir.

فَلَمَّا قَضَى زَيْدٌ مِّنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا “Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, evlatlıklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada mü’minlere bir darlık olmasın.”

Zeyd, Ondan usanıp boşadığında ve Zeynebin iddet müddeti bittiğinde, onu sana eş yaptık.

Bundan murat, Cenab-ı Hakkın Hz. Peygambere Zeyneb’le evlenmesini emretmesi veya nikah akdi olmadan O’nu kendisine zevce yapmasıdır. Şu rivayet de bu son manayı teyid eder: Hz. Zeyneb, Hz. Peygamberin diğer hanımlarına şöyle diyordu: “Benim nikâhımı Allah üstlendi, sizleri ise velileriniz evlendirdi.”

Denildi ki: Zeyd, Zeynebi Hz. Peygambere istemede elçilik görevi yaptı.

Böyle bir hâl, hiç şüphesiz büyük bir imtihan ve O’nun imanının kuvvetine açık bir şahiddir.

Ayetin evlatlıklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada mü’minlere bir darlık olmasın” kısmı, bu evliliğin illetini beyan eder.

Ayette, hükmün has olduğuna bir delil bulunmadıkça, Hz. Peygamberin ve ümmetinin aynı hükme tâbi olduklarına bir delil vardır.

وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا “Ve Allah’ın emri yerine getirilmiştir.”

Hz. Zeynebin Hz. Peygamberle evlendirilmesi olayında olduğu gibi, Allahın dilemiş olduğu şey, şüphesiz meydana gelmektedir.

 

38- مَّا كَانَ عَلَى النَّبِيِّ مِنْ حَرَجٍ فِيمَا فَرَضَ اللَّهُ لَهُ “Allah’ın farz kıldığı şeyler hususunda peygambere bir darlık yoktur.”

سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلُ “Bundan önce gelip geçenler hakkında

Allah’ın sünneti (kanunu) böyledir.”

Allah, bunu önceki peygamberlerde de bir prensip edinmiştir. Yani, onlara mubah kıldığı şeylerde kendilerine bir darlık vermemiştir.

وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ قَدَرًا مَّقْدُورًا “Allah’ın emri ise, kesinleşmiş bir kaderdir.”

Allahın emri, kaçınılmaz bir takdir ve mutlaka gerçekleşen bir hükümdür.[3>

 

39- الَّذِينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللَّهِ “Onlar, Allah’ın mesajlarını tebliğ ederler.”

وَيَخْشَوْنَهُ وَلَا يَخْشَوْنَ أَحَدًا إِلَّا اللَّهَ “Ve O’ndan korkarlar, Allah’tan başka kimseden korkmazlar.”Ayette, tasrihden sonra tariz vardır.[4>

وَكَفَى بِاللَّهِ حَسِيبًا “Hesap görücü olarak Allah yeter.”Korkulan şeyler için Allah yeter.

Veya hesaba çekici olarak Allah yeter. Öyleyse sadece ve sadece O’ndan çekinmek gerekir.

 

40- مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ “Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir.”Hakîkat olarak Peygamber sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir ki, bu münasebetle baba ile oğul arasında meydana gelen hürmet-i musahere ve başka bir haramlık olsun. Hz. Peygamberin Tahir, Kasım ve İbrahimin babası olması ayete ters düşmez. Çünkü onlar, küçükken ölmüşler “rical” yaşına gelmemişlerdir. Velev gelmiş olsalardı, yine ayete ters düşmezdi. Hz. Peygamberin ricali olurlardı, onların ricali değil.

وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ “Lakin Allah’ın Rasûlü ve peygamberlerin sonuncusudur.”

Hz. Peygamber ümmetinin babasıdır. Ama bu, onlara şefkatli olması, onlar için hayırhâh olması yönündendir. Onların da peygambere saygı duymaları, itaat etmeleri gerekir. Zeyd de onlardan biridir. Onunla Hz. Peygamber arasında gerçek bir baba-oğul durumu söz konusu değildir. Hz. Peygamberin, oğlu İbrahim vefat ettiğinde “şayet yaşasaydı bir peygamber olurdu” dediği gibi, Hz. Peygamberin bülûğa ermiş oğlu olsa, mansıb itibariyle bir peygamber olması layık olurdu.Hz. İsanın nüzûlü Hz. Peygamberin “son peygamber” olmasına zarar vermez. Çünkü, Hz. İsa indiğinde Hz. Peygamberin dîni üzere olacaktır.

Ayrıca, ayetten murat kendisine nübüvvet verilen son kimse olmasıdır.

وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا “Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”

Her şeyi bildiği için nübüvveti kiminle sona erdireceğini ve şanına nasıl uyduğunu da bilir.


[1> Ayet indikten sonra, Zeyneb bu evliliği kabul etti.

[2>Hz. Peygamberin (asm) Hz. Zeyneb’le evlenmesi olayında bazı esasları bilmek, konuyu değerlendirme açısından son derece önem arz eder:

1. Hz. Peygamber, Hz. Zeyneb’i çocukluğundan beri tanımaktadır. Zira, halasının kızıdır.

2. O’nunla evliliği -haşa- nefsanî ve şehevanî olmayıp, risalet göreviyle alakalıdır. “Biz O’nu Sana eş yaptık.” (Ahzab, 37) ayetinin delalet ettiği üzere, bu ilâhî bir takdirdir.

3. Bu olayla, toplumda devam edegelen bir yanlış uygulamaya son verilmiştir. O günün toplumunda, kişi kendi oğlunun boşadığı hanımıyla evlenememesi gibi, evlatlığının boşadığı hanımla da evlenemiyordu. Bu evlilikle bu yanlış örf toplumdan kaldırılmıştır.

4. Hz. Peygamber (asm) yirmibeş yaşında iken kırk yaşında dul bir bayan olan Hz. Hatice (r.anha) ile evlenmiş ve O’nun vefatına kadar da yirmisekiz yıl tek hanımla evli olmuştur. Dolayısıyla elliüç yaşından sonraki çok evliliği, dinî hikmetlere mebnîdir.

5. Sahabeler, Hz. Peygamberden dini öğrenmekte idiler. Ama aile hayatıyla ilgili esaslar, bizzat Peygamber Efendimizin aile ortamındaki uygulamalarıyla gösterilmiş ve bu, çeşitli özellik ve kabiliyetteki hanımları tarafından diğer insanlara anlatılmıştır.

[3> Yani, Allahın hükmünden kaçılmaz. O mutlaka meydana gelir.

[4> Otuz yedinci ayette anlatılan duruma işaret edilmektedir.

Yazar:
Prof.Dr. Şadi Eren
Kategorisi:
33. Ahzab
Gönderi tarihi: 15-04-2014
1,609 kez okundu
Block title
Block content