235. DERS (Nur Suresi, 51 - 57) Yeryüzü Mirasçıları

51- إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Rasûlüne davet edildiklerinde mü’minlerin sözü ancak “işittik ve itaat ettik” demeleridir.”

وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ “İşte felaha erenler bunlardır.”

Önceki ayetlerde münafıkların tavrı anlatılmıştı. Burada da mü’minlerin tavrına dikkat çekildi. Bu şekilde mukayeseli anlatım, Cenab-ı Hakkın Kur’anda genel bir prensibidir. Burada olduğu gibi, batıl yolda olan nazara verildikten sonra, hak yolda olan hemen peşinde anlatılmıştır. Bunda, uygun olmayan tavrın reddinden sonra, olması gerekene bir tenbih vardır.

 

52- وَمَن يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللَّهَ وَيَتَّقْهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ “Her kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder, Allah’a saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte kurtulanlar bunlardır.”

Her kim Allah ve rasûlünün emrettiği farzlara ve sünnetlere itaat etse ve kendisinden sâdır olan günahlardan dolayı Allahtan korksa ve ömrünün geri kalan kısmında O’ndan sakınarak yaşasa, işte böyle olanlar, daimî nimetleri elde ederek kurtuluşa erenlerdir.

 

53- وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ “En ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler.”

لَئِنْ أَمَرْتَهُمْ لَيَخْرُجُنَّ “Kendilerine emredersen mutlaka çıkacaklarını söylediler.”

O münafıklar şayet Sen kendilerine diyarlarını ve mallarını bırakıp gitmeyi emretsen mutlaka çıkacakları hususunda olanca güçleriyle Allaha yemin ettiler.

قُل لَّا تُقْسِمُوا “De ki: Yemin etmeyin.”

De ki: Yalan üzere yemin etmeyin.

طَاعَةٌ مَّعْرُوفَةٌ “Sizden istenen güzelce itaat etmektir.”

Sizden istenen güzelce itaattir, yoksa taat hususunda yaptığınız münafıkça yemin değil.

إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ “Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

Dolayısıyla, gizli hâlleriniz O’na gizli değildir.

 

 54- قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ “De ki: Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin.”

Ayette, onları susturma hususunda bir tahşidat vardır.

فَإِن تَوَلَّوا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُم مَّا حُمِّلْتُمْ “Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, O, kendine yüklenenden sorumludur, siz de size yüklenenden sorumlusunuz.”

Şayet yüz çevirirseniz, şunu bilin ki, Peygamberin sorumluluğu kendisine tevdi edilen tebliğdir, sizin sorumluluğunuz da size bildirilenleri yerine getirmenizdir.

وَإِن تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا “Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz.”

Eğer, hükmünde O’na uyarsanız, hakka ulaşırsınız.

وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ “Peygambere düşen, ancak apaçık tebliğdir.”

Peygambere düşen görev, ancak sizin mükellef kılındığınız şeyleri tebliğ etmekten ibarettir. O da zaten bunu yaptı. Geriye, size yüklenen görevi yapmanız kaldı. Şayet bunu yaparsanız, kendi yararınızadır. Ama yüz çevirirseniz, zararlı çıkan siz olursunuz.

 

55- وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ “Allah, içinizden iman edip de salih ameller işleyenlere şunu vaat etti:”Ayet, Hz. Peygambere ve ümmetine veya Hz. Peygamber ve yanındaki sahabelere bir hitaptır.

لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ “Kendilerinden öncekileri yeryüzünde hakim kıldığı gibi, onları da mutlaka hakim kılacak.”

Onlardan önce İsrailoğullarını zulüm üzere kurulan idarelerden sonra Mısır ve Şam’a halife kıldığı gibi, onları arzda tasarrufta bulunan halifeler kılacak. Onlar da, hükümdarların beldelerinde tasarrufları gibi, yeryüzünde tasarrufta bulunacaklar.

وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ “Onlar için razı olduğu dinlerini icra imkanı verecek.”

İslâm dinini kuvvetli ve sabit kılarak uygulama imkânı verecek.

وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا “Korkularından sonra kendilerini emniyete kavuşturacak.”

Düşmanlardan korkularından sonra, kendilerini emniyete erdirecek.

Hz. Peygamber ve ashabı Mekkede on yıl korku içinde yaşadı. Sonra Medineye hicret ettiler. Orada da silahla yatıyor, silahla kalkıyorlardı. Ta ki Allah vaadini tahakkuk ettirdi. Onları bütün Arablara karşı galip kıldı, şark ve garbın beldelerini fethettirdi.

Ayette, gaybtan verilen bir haberin aynen gerçekleşmesi itibarıyla, Peygamberliğin bir delili vardır. Ayrıca dört halifenin hilafetlerinin makbuliyetine de bir delil vardır. Çünkü ayetin muhatapları içinde bu vaat, icma ile ancak onlarda bir araya geldi.[1>

Ayetin son kısmıyla alakalı şu manaya da dikkat çekilmiştir:

“Onların şu dünyada azaptan korkma halini, ahirette emniyete çevirecek.”

يَعْبُدُونَنِي “Onlar bana ibadet ederler.”

لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا “Hiçbir şeyi bana şerik kılmazlar.”

Onlara yapılan bu vaat, tevhid üzere sebat etmeleri şartıyladır.

Ayette, onların yeryüzüne hâkim kılınmalarının ve korkudan emniyet hâline geçmelerinin gerekçesi nazara verilmektedir.

وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.”Artık her kim dinden dönse veya bu nimete nankörlük yapsa, fıskın kemâli onlardadır. Çünkü bu kadar açık ayetler, deliller varken dinden dönmüşler, bu büyük nimete nankörlük yapmışlardır.

 

56- وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ “Ve namazı dosdoğru kılın.”

وَآتُوا الزَّكَاةَ “Zekatı verin.”

وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ “Ve peygambere itaat edin.”

Peygamberin size emrettiği diğer şeylerde de O’na itaat edin.

لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ “Ola ki rahmete eresiniz.”

 

57- لَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ “Sakın o inkâr edenlerin(Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma!”Ey Peygamber! Sakın sakın o kâfirleri Allahın yakalamasından ve helâk etmesinden kurtulacaklar zannetme!

وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ “Onların varacağı yer cehennemdir.”

وَلَبِئْسَ الْمَصِيرُ “Orası ne kötü bir varış yeridir!”


 

[1>Yani, ayette “sizden” denildiği için, ayetin müjdelediği hâlin Hz. Peygamber devrindeki muhataplarından tahakkuku lazımdır. Bu ise, Hz. Peygamberin idaresinde ve sonraki dört halife devrinde gerçekleşmiştir.

Yazar:
Prof.Dr. Şadi Eren
Kategorisi:
24. Nur
Gönderi tarihi: 14-04-2014
1,276 kez okundu
Block title
Block content