Kardeşlerinin yaptıklarını bir gün kendilerine haber vereceğine dair Hz. Yûsuf (as)'a yapılan vahiyle ilgili olarak iki görüş vardır:
a) Hz. Yûsuf'a peygamberlik daha o zamandan verilmiştir. Nitekim bu vaad daha sonra gerçekleşmiş ve Hz, Yûsuf kardeşlerinin kendisine yaptıklarını ileride onlara haber vermiştir.(Yusuf, 12/89)
b) Buradaki vahiyden maksat, ilhamdır; henüz peygamberlik verilmemiştir.
Burada sözü edilen «Vahy»in mahiyeti hakkında alimler ihtilaf etmişlerdir. Müfessirlerin çoğuna göre Hz. Yusuf (as)'a gerçekten vahyedilmiştir. Yani, gerçekten de Allah ona vahyetti... Cebrail'i ona gönderdi. O onunla yoldaş oldu, ona kuyudan çıkacağına dair müjde verdi. Gerçekte kardeşlerine bu yaptıklarını söyleyeceğini, onları bu yaptıklarına karşılık cezalandıracağını bildirdi.
Bazıları, on beş yaşında baliğ bir genç olduğunu, bazıları çocuk olup, Allah'ın aklını kemâle erdirdiğini, ona rüşdünü verdiğini, onu vahy ve peygamberliği kabul edecek hâle getirdiğini söylemişlerdi. Nitekim Allah Teâlâ, Hz. İsa (as) hakkında da böyle demiştir. Şayet Hz. Yusuf'un kuyuda nasıl peygamber olduğu; oysa orada peygamberliği tebliğ edecek hiç kimsenin bulunmadığı söylenerek, itiraz edilecek olursa, cevap olarak; Allah Teâlâ'nın onu vahy ile şereflendirip, peygamberlikle keremlendirmesinin, onun kalbini hoş etmek, üzüntü ve yalnızlığını gidermek gayesine matuf olduğu söylenebilir. Daha sonra da peygamberlik zamanında onu tebliğ etme emri kendisine verilmiştir.
Bazıları da buradaki vahiy'den maksadın, ilham olduğunu söylemişlerdir. Nitekim, «Biz arıya vahyettik.», «Biz Musa'nın annesine vahyettik.» ayetlerinde geçen «vahy» ile "ilham" kastedilmiştir.(Kadı Beyzavi, Hazin, Mecma'ut-Tefasir, cilt: 3, sh: 385-386)
iyi alakalı konular hoşuma gidiyor konuları daha da detaylı yaparsanız harika olurmuşşşşşşşşşşşşş