Peygamberler, Allah'tan başka kimseden korkmazlar ise, bazı ayetlerde onların korktuğunun bildirilmesi bir çelişki değil midir?

Peygamberlerin kalpleri ve ruhları Allah'ın Azîz sıfatının tecellisine geniş çapta mazhar kılındığından, başkaları korktuğu zaman onlar korkmazlar; başkaları olaylar karşısında sarsılıp üzüldüğü zaman onlar paniğe kapılmaz ve fazla üzülmezler. Fizik ötesinden haber aldıkları, bazı müşahedelerde bulundukları için de ölümden korkmazlar. Tek endişe ve korkuları, aldıkları kutsal görevi lâyıkıyla yerine getirip getiremeyecekleri noktasında toplanır.

Peygamberlerin Allah’tan başkasından korkmayan kimseler olduğunu dair, bir ayet veya bir hadis hatırlamıyoruz. Kanaatimizce peygamberler de birer insan olarak sevgi ve korku hissine sahiptir. Allah’ın  korkusu ile başka şeylerin korkusu karşısında bulundukları zaman, diğer insanlardan farklı olarak Allah korkusunu esas alırlar.

İlgili ayetlerde söz konusu olan peygamberlerin korkuları, insanî tarafları itibariyle duydukları hassasiyettir. Misal olarak; “Şimdi asânı yere bırak!” Bırakıp da onun çevikçe hareket eden bir yılana dönüştüğünü görünce derhal kaçtı, bir kere olsun, dönüp arkasına bile bakmadı. “Korkma, Mûsâ!  Çünkü Benim huzurumda resuller korkmazlar” buyurdu” mealindeki Neml suresinin 10. ayetinde vurgulanan Hz. Musa’nın korkusu, insanların yapısında var olan vehim kuvvetinin sonucu, anlık bir refleks olarak ortaya çıkmıştır. Ayetin sonunda -meal olarak- yer alan “Çünkü Benim huzurumda resuller korkmazlar” ifadesi ise, zaman içersinde, bu duygusal refleksler yerine, Allah’a olan tevekkül ve güven sayesinde peygamberlerin ulaşacakları şecaat, sekînet, sükûnet, cesaret mertebesine işarettir. Olmaları ve olacakları gereken himayenin güvencesine bir vurgudur. Yoksa, peygamberler de bir insan olarak özellikle ilk zamanlarında bazı korkuları hissedebilirler(krş. Razî, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri).

Diğer taraftan, “Asâ”nın kıvrak bir yılana dönüşmesi, ilk anda Musa aleyhisselamın ürkmesine ve korkmasına neden olmuşsa da bu, olağanüstü bir olaya karşı meydana gelen tabii bir refleks hali sayılabilir. “Korkma” diye yapılan hatırlatma, Hz. Musa'yı biraz daha takviyeye yöneliktir.

Bazı alimlere göre, “Benim huzurumda resuller korkmazlar” ifadesi, Allah’ı hitabına mahzar oldukları ana mahsustur, başka zamanlarda bir insan olarak onlar da korkabilirler(bk. Ebu’s-Suud, Şevkânî, ilgili ayetin tefsiri).

Buna göre, Peygamberlere ilâhî vahiy indiği veya ilâhî kelâm sıfatının nuru tecelli ettiği zaman kalp ve kafalarını, düşünce ve duygularını bütünüyle Cenâb-ı Hakk'ın o tecellisine verip başka bir olayla meşgul olmazlar ve bu esnada bir şeyden korkmazlar. Bunun dışında onlar da birer insan oldukları için bazı tehlikeli olaylar karşısında korkabilir, endişe duyabilirler. Nitekim âyette konu işlenirken “ledeyye/Benim huzurumda” tabiri kullanılmıştır ki, bu, Allah'ın kelâm sıfatının tecelli ettiği anları hatırlatmakta, böyle anlarda peygamberlerin Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda bulunduklarına işaretle, O'nun özel korumasında güvende oldukları bildirilmektedir.

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 09-10-2009
2,480 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content