Yunus Suresi, 61. Ayet: "(Ey Peygamber!) Ne zaman sen bir faaliyet göstersen, Kur'an'dan bir bolüm okusan ve siz ne zaman bir iş yapsanız, o işe koyulduğunuzda muhakkak ki biz üzerinizde gözetleyici oluruz. Ne yerde ne de gökte, zerre miktarı bir şey bile Rabbinin bilgisi dışında kalmaz; bundan daha küçük veya büyük ne varsa istisnasız apaçık bir kitapta yazılıdır."
«Ne yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca hiçbir varlık Rabbinizden uzak (ve örtülü) kalmaz. Bundan daha küçüğü de, daha büyüğü de yok ki, o açık kitapta (yazılı) olmasın.»
Sözlükte zerre: En küçük kırmızımsı karıncalara, bulundukları çevreye yayılıp saçıldıkları için bu isim verilmiş ve bu manayla pencere ve herhangi bir menfezden içeri giren güneş ışınında görülen toz taneciklerine de «zerre» denilmiştir. Ayrıca saçılan kum, tohum ve benzeri şeyler hakkında da bu isim kullanılmıştır.
Sözlük manasını dikkate alarak hareketle ilim adamlarımız yakın tarihlere kadar «zerre»yi parçalanmayan en küçük parça (cüz'i lâ-yetecezza) diye tarif etmişlerdir. Aslında ilgili âyetle de bu kavramdan maksadın, en küçük parça olduğu anlatılmak istenmiştir.
Sonra da buna bir açıklık getirilerek bugünkü deyimiyle atom olduğuna dikkatler çekilerek «en küçük parçadan daha küçük» tabiri kullanılarak «atom çekirdeği» etrafirîda baş döndürücü hızla dönen elektronlara işaret edilmiştir. Yerde ve gökte hiçbir şeyin o yegâne düzenleyici, terbiyeci, geliştirip kemale erdirici Rab'dan uzak ve gizli kalmayacağı belirtilerek insan aklı ve düşüncesi harekete geçirilmiştir.
Sonra da en büyük parça dahil olmak üzere her şeyin kitapta, yani Levh-i Mahfûz'da yazılı bulunduğu açıklanmıştır. Bununla da ilâhî ilmin her şeyi önceden düzenleyip tesbit ettiği, plân ve programa bağladığı ve her şeyi tasarrufu altında bulundurduğu anlatılıyor.
Görüldüğü gibi, Cenâb-ı Hak, ilim adamına ışık tutarken yarı açık, yarı kapalı bir anlatımla temel bilgi veriyor, hareket noktasını belirleyip gösteriyor ve böylece Kur'ân'ın hemen her konuda insan aklına hem malzeme verdiği, hem de geniş çapta yardımcı olduğu anlaşılıyor.
Yarı kapalı bir anlatım metodu, insan aklını ve idrâkini araştırıcı bir havaya sokmayı amaçlamaktadır. Her şey açık-seçik ve detaylı bildirilseydi, insan hazıra konmaya alışır, düşünce ufku genişlemez ve araştırma ihtiyacı duymazdı. Atom ve moleküllerle ilgili âyette de böyle bir metot uygulanarak ipucu mahiyetinde bir anlatım tarzı düzenlenmiştir.
(bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 5/2731-2732.)