Allah’ın bir yandan zat-ı akdesini nazara vererek “Ben/Biz” demesi, diğer yandan“Allah” ismi ve benzeri isimleri kullanması; bütün isim ve sıtafların ve“huve=O, ENE=Ben” gibi Allah’a raci bütün zamirlerin aynı müsemmaya, yani; Allah’ın zat-ı akdesine işaret ettiğini göstermeye yönelik bir tefennun sanatıdır.
Sözün makamına uygun üslubu kullanmak belagatin önemli bir özelliğidir. Allah’a ait farklı isim, sıfat ve zamirlerin kullanılması farklı makamın istediği üslubun bir gereğidir. Mesela:
a. Söz makamının gereği olarak gıyabî bir üslubun kullanıldığı aşağıda meali verilen ayette, Allah’a ait üçüncü tekil şahıs zamiri kullanılmıştır:
“Eğer Allah sana bir sıkıntı, bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Şayet sana hayır dilerse, o durumda O’nun bu lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, lütfunu ihsanını kullarından dilediğine eriştirir. O, öyle gafur, öyle rahîmdir!”(Yunus, 10/107).
b. Aşağıda meali verilen ayette ise, ism-i zahirin vurgusu için Allah lafza-i celal kullanılmıştır.
“Ey Resulüm, de ki: “Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, gelin bana uyun kiAllah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, rahimdir!”(Ali İmran, 3/31).
c. Kul ile Allah arasında doğrudan bir ilişkinin vurgulanmasına yönelik bir ifadede“ENE=Ben” zamirinin kullanılması daha vurgulu, kulların güven ve ümitlerini daha da kamçılayıcı olduğu için aşağıda meali verilen ayette “ENE=Ben”zamirinin kullanılması tercih edilmiştir.
“Kullarıma haber ver ki (günahları örten) gafur, (ihsanı bol olan) rahîm Ben’im. Bununla beraber azabım da elîm mi elîm!”(Hicr, 15/49-50)