Genellikle Kur'an'dan, duadan ve nasihattan sonra okunan "Sübhâne rabbike rabbilızzeti ammâ yasıfûn..." duasının manası nedir, neden okunmaktadır?

İlgili ayetlerin anlamı:

"Senin izzet sahibi Rabbin, onların yakıştırdığı nitelemelerden münezzehtir. Bütün peygamberlere selâm olsun! Âlemlerin rabbi olan Allah'a hamdolsun." (Saffat, 37/180-182)

Tesbîh; varlıkta her şeyin kendi üzerinde taşıdığı Hakk'ın kudret damgasıyla ve yöneldiği hizmetle ilâhî buyruğa baş eğerek O'nu her türlü noksanlıktan, beşerî sıfatlardan tenzîh etmesi ve kemal sıfatlarıyla O'nu övüp ta'zîmde bulunmasıdır. Bunun için O yegâne izzet ve azamet sahibi Allah'a tesbihten sonra hamd edilmektedir. Çünkü hamd, Cenâb-ı Hakk'ın kemal sıfatlarıyla tezahür eden tecellilerini idrâk edip övmektir. Bu bakımdan Kur'ân-ı Kerîm'in birçok yerinde “tesbîh” ile “tahmîd” birarada anılmıştır.

O halde her şeyi ezelî plânına göre, kudretinin tecelli ve tezahürüyle yaratıp, onları bağlı bulundukları kanunlar doğrultusunda türlerinin özelliğine, mayalarındaki cevherine göre yetiştirip terbiye eden, geliştirip kemâle erdiren Allah, şüphesiz ki her türlü noksanlıktan, arazdan ve benzetmelerden pâk ve yücedir; münezzehtir ve büyüktür. O, dünyada da, âhirette de en güzel övgülere ve kemal sıfatlarına lâyıktır.

Sâffât Sûresi'ne, Hakk'ın buyruğuna baş eğip görev ve ibâdetlerini, tesbîh ve tenzîhlerini aralıksız yerine getiren, aynı zamanda Allah'ın huzurunda saf saf durup saygının en güzelini sergileyen meleklere and içilerek başlandı ve âlemlerin Rabbı Allah'a tesbîh ve tahmîdde bulunularak bitirildi.

Sûrenin bu son âyetlerinde Yüce Allah, putperestlerin sûre boyunca üzerinde durulup eleştirilen tanrı telakkilerinden, O'na isnat ettikleri yanlış nitelemelerden zatını tenzih etmekte; bir kısmına yukarıda işaret edilen peygamberlerini selamla anmaktadır.

Bu âyetler, Allah'ı takdis ve tenzih ederek övgüyle anmanın ve peygamberleri yâd etmenin en güzel ifadeleri olduğu için, özellikle Kur'an'dan bir parça okunduktan ve dua edildikten sonra bu üç âyetin okunması Müslümanlar arasında gelenek halini almıştır.

Böylece, Cenâb-ı Hakk'ı her türlü noksanlıktan tenzîh ederken, en güzel övgülere ancak O'nun lâyık bulunduğunu söyler ve peygamberlere de salât-ü selâmlarımızı sunarız.

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 22-01-2010
3,868 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content