Tur Suresi, 49. Ayet:
"Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışında da O'nu tesbih et."
Ayetin Arapça orjinalinde "idbara'n - nücum" ifadesi kullanılmaktadır. Burada "idbar" batması, "nücum" ise yıldızlar demektir.
İdbar kelimesinin lugat anlamı: Geriye gitmek, geri dönmek, işlerin ters gitmesi, talihsizlik; bir gezegenin diğer on iki burcun tertibine zıt olarak hareketi, gibi anlamlara gelmektedir.
Yani batmak diye tercüme edilen "idbar", aslında dünyanın dönmesinden dolayı yıldızların görünmez hale gelmesi demektir. Halk arasında yıldızların, ayın veya güneşin görünmez hale gelmesine "batmak" denildiği için, tercümede de batmak ifadesi kullanılmıştır.
Bazı tefsirlerde "idbara'n - nücum" ifadesi "yıldızlar çekildiğinde" diye tercüme edilmiştir. (bk. Kur'an Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)
Ayetin Açıklaması:
Kalkacağın zaman. Yani herhangi bir meclisten kalkarken "Allah'ı tesbih ve tahmid et". Ebû Dâvûd ve Nesâî'nin Sünen'leri ile diğer bazı hadis kitaplarında mevcut olan ve Ebû Berzete'l-Eslemî (r.a)den gelen bir rivayette şöyle denilmektedir: "Resullah (s.a.v) bir meclisten kalkacağı zaman,
"Ey Allah'ım seni her türlü noksan sıfattan tenzih eder ve sana hamd ederim. Senden başka ilâh olmadığına şehâdet eder, senden mağfiret diler ve (günahlarımdan dolayı) sana tövbe ederim."
derdi. Konuyla ilgili soru sorulduğunda da "Bu, mecliste olanlar için keffârettir." demişti.
Bazıları da bunun namaza durulduğu zaman, "Ey Allah'ım, seni noksan sıfatlardan tenzih eder ve yalnız sana hamd ederim. Senin ismin ne yüce ve makamın ne uludur. Ve senden başka ilâh yoktur." duasının okunması hakkında rivayet edildiğini söylemişlerdir.
Âlimlerden bir kısmına göre de söz konusu âyetten maksad, "yataktan kalkıp namaza durduğun vakit" demektir. Buna göre âyete, "kalkacağın zaman" mânâsını vermek daha uygun olacaktır. Geceden de onu tesbih et. Yani gecenin bir kısmında da tesbih ederek O'na ibadet et. Hem de yıldızların batışında, batmaya yaklaştığı zaman, yani gecenin sonunda, sabah vakti.
Allah Teâlâ'yı gece tesbihden maksadın akşam ve yatsı namazları, yıldızların batışı sırasında tesbih etmekten kasdın da, sabah namazı olduğu ileri sürülmüştür. Hz. Ömer , Hz. Ali, Ebû Hureyre ve Hasan-i Basrî (r.a) de, gece tesbihden maksadın, nafile ibadetler; yıldızların batışında tesbihden maksadın da, sabah namazının iki rekat sünneti olduğunu söylemişlerdir.
Böylece Tûr Sûresi, sabahın gelmekte olduğunu gösteren "yıldızların batışı" ile son bulurken, bu bitişle, Necm Sûresi'nin başlangıcı olan "İndiği zaman andolsun yıldıza..." cümlesi başlamış olmaktadır. Bu da iki sûre arasında güzel bir münasebetin varlığını göstermektedir. (bk. M. Hamdi Yazır, Hak Dini, ilgili ayetlerin tefsiri)