İlgili ayetin mesli şöyledir:
"(Tur'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, ziynet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlar¬la ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor! Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular." (Araf, 7/248)
Buzağının ses çıkarması konusu, İslam alimleri tarafından farklı yorumlanmıştır:
Bazılarına göre, buzağı heykeli içi boş şekilde yapılmıştı. Bu işi yapan Samiri adlı kişinin bir hileyle insanların görmediği şekilde, buzağının alt kısmında saklanan ve alttan -kurulan bir düzenekle- üfürmesinden ötürü, içi boş olan buzağı böğürürmüş gibi ses çıkarmıştır.
Diğer bazılarına göre, buzağının boş olan içine ses çıkaran bir düzenek kurulmuş ve buzağı, rüzgârın o ses düzeneğine doğru estiği tarafa yerleştirilmiştir. Rüzgâr esince o ses düzeneği, bir kaval gibi ses çıkarmış ve bu ses bir nevi buzağının böğürmesine benzemiştir(bk. Razî, ilgili ayetin tefsiri)
İbn Aşur da Kenanîler tarafından bu tür aletlerin yapıldığını söylemiştir. Ona göre, Samiri de buzağı şeklindekiheykelin gizli bölümlerinde dar delikler açmış ve rüzgârın değmesiyle -zurna, düdük gibi- ses çıkarmıştır(İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri).
İsrailoğulları daha önce Hz. Musa'dan, kendilerine, tapmaları için bir put temin etmesini istemişler, bu yüzden Musa (as) onları şiddetle eleştirmiş ve uyarmıştı. Bu defa da, Hz. Musa'nın kırk gün süren Tûr'da bulunuşu sırasında, Hz. Harun'un ısrarla karşı koymasına rağmen, böğürme şeklinde sesler de çıkarabilen bir buzağı heykelini tanrı edinerek ona tapmaya başladılar.
Bugünkü Tevrat nüshasında bu buzağı heykelini yapanın Hârûn olduğu ileri sürülür. Tevrat'a göre, Musa'nın gecikmesi üzerine kavmi Harun'un yanında toplanarak ondan kendileri için bir tanrı yapmasını istemişler; o da herkesin evindeki altın küpeleri getirterek bunlardan bir buzağı heykeli yapmıştır (Çıkış, 32/1 -2).
Bir peygamberin, put yaparak şirk inancına hizmet ettiğini ileri süren böyle bir iddia büyük bir iftira olup Tevrat'taki bu ifadelerin bir tahrif eseri olduğunda kuşku yoktur. Nitekim Kur’an-ı Kerîm, altın buzağıyı yapanın Sâmirî adında biri olduğunu açıkça bildirerek Hârûn aleyhisselâmı böyle bir bühtandan kurtarmıştır. (bk. Tâhâ 20/85-97)
Söz konusu altın buzağı heykelini Sâmirî denilen bir kuyumcu icat ettiği halde, İsrâiloğulları da bunu istedikleri, hatta belki de -Tevrat'taki bilgilere göre- onun malzemesini kendileri temin ettikleri için âyette bu suç hepsine nispet edilmiştir.