Şehitler de dünya hayatından kabir hayatına, berzah denilen aleme geçerler. Çünkü onların da ruhları bedenlerinden çıkar ve bedenleri toprağa verilir. Bu anlamda onlar da vefat ederler. Ancak onlar öldüklerini bilmemektedirler.
Şehitler kabir hayatında serbest dolaşırlar. Kendilerinin öldüğünü bilmezler. Sanki dünya hayatını yaşadıklarını zannederler. Sadece daha mükemmel bir hayat yaşadıklarını bilirler. Bu nedenle Peygamberimiz (asm), “Şehit ölüm acısını hissetmez.” buyurur.
İşte Kur’an-ı Kerim’deki, "şehitler için ölüler demeyiniz" ifadesi bu anlamdadır. Yani kendilerinin öldüğünün farkında değiller, kendileri hayatta ve diri olarak zannediyorlar, demektir.
Mesela iki adam düşünün. Rüyada çok güzel bir bahçede beraber bulunuyorlar. Biri rüya olduğunu bilir. Diğeri ise rüya olduğunun farkında değil. Hangisi daha mükemmel lezzet alır? Elbetteki rüya olduğunu bilmeyen. Rüya olduğunu bilen,"Şimdi uyanırsam şu lezzet kaçacak." diye düşünür. Diğeri ise tam ve gerçek lezzet alır.
İşte şehit olmadan vefat edenler, öldüklerinin farkında olduğu için lezzetleri eksiktir. Halbuki şehitler öldüklerini bilmediğinden aldıkları lezzet tamdır. Kur'an-ı Kerim'de bu husus bildirilmiştir.
İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür. Hatta şehitlerin efendisi Hz. Hamza (ra) pek çok insana yardım ettiği ifade edilmektedir. (bk. Nursi, Mektubat, Birinci Mektup)
Ölüm yokluk değildir. Daha güzel bir alemin kapısıdır. Nasıl ki, toprak altına giren bir çekirdek, görünüşte ölüyor, çürüyor ve yok oluyor. Fakat gerçekte daha güzel bir hayata geçiş yapıyor. Çekirdek hayatından ağaçlık hayatına geçiyor.
Aynen bunun gibi, ölen bir insan da görünüşte toprağa giriyor, çürüyor ama geçekte berzah ve kabir aleminde daha mükemmel bir hayata kavuşuyor.
Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmuyor ve var olmaya devam ediyor. Biz onu görmesek te inanıyoruz ki, elektrik hala mevcuttur. Aynen bunun gibi, insan ölmekle ruh vücuttan çıkıyor. Fakat var olmaya devam ediyor. Cenab-ı Allah Ruh’a münasip daha güzel bir elbise giydirerek, kabir aleminde yaşamını devam ettiriyor.
Bu sebeple Peygamberimiz (asm),
“Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yada Cehennem çukurlarından bir çukurdur.”
buyurarak, kabir hayatının varlığını ve nasıl olacağını bize haber veriyor.
Ruhlar aleminden anne karnına gelen insanlar, oradan dünyaya doğarlar. Burada buluşup görüşürler. Aynen bunun gibi bu dünyadaki insanlar da, ölüm ile öbür tarafa doğarlar ve orada dolaşırlar. Nasıl ki buradan öbür tarafa gideni uğurluyoruz. Kabir tarafından da buradan gidenleri karşılayanlar var. İnşallah bizleri de başta Peygamberimiz (asm) olmak üzere, bütün sevdiklerimiz orada karşılarlar. Yeter ki bizler Allah’a gerçek kul olalım.
Yeni doğan çocuğu burada karşıladığımız gibi, buradan öbür tarafa giden bizleri de inşallah dostlarımız karşılayacaktır.