Ahirette, Kur'an-ı Kerim mi yoksa Peygamberimiz (asv) mi daha büyük şefaatçi olacak? Kur'an'ın bütün peygamberlerden daha büyük şefaatçi olacağı söyleniyor. Buna bizim peygamberimiz de dahil midir?

Kur’an’ın şefaati manevî yardım olarak değerlendirmek isabetli olur. Kur’an imanın kaynağı ve kalbi nurlandıran bir kurtuluş ve hidayet vesilesidir. Şefaati bu manada da değerlendirilebilir. Allah, Kur’an’a saygılı olanların bazı kusurlarını, bu saygılarından ötürü bağışlaması Kur’an’ın bir nevi şefaati hükmündedir.

Şu hadis-i şeriften de anlaşılıyor ki, Kur’an’ın şefaatinin şekli bizce meçhul olmakla beraber, bir nev-i manevî, lisan-ı hal ile yapılır:

Abdullah b. Ömer’in anlattığına göre, Peygamberimiz (asv) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet günü oruç ve Kur’an kul için şefaat edecekler. Oruç “Ya Rab! Ben bu adamın yemek yemesine ve isteklerini yerine getirmesine engel oldum. Ne olur beni onun hakkında şefaatçi yap.” diyecektir. Kur’an da “Ben bu adamın geceleri uyumasına mani oldum. Ne olur beni onun hakkında şefaatçi kabul et.” diyecektir. Böylece ikisi de o adam hakkında şefaat edecekler.” Taberanî’nin “el-Kebîr”deki bu rivayeti sahihtir. (bk. Zevaid, 3/181).

Kur’an’ın kıyamet günü insanlara umumî manada bütün peygamberlerden daha fazla şefaat edeceğine dair  elimizde bir bilgi yoktur. Halbuki, Hz. Peygamber (asv)'in o gün bütün insanlara büyük şefaati vardır, Makam-ı mahmud da bu şefaati anlatmaktadır.

Hz. Peygamber (asv) canlı, yaşayan bir Kur’an olduğu için hem kendi namına hem de Kur’an’ı temsilen şefaat edecektir.

Mahşerdeki insanların Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa (Aleyhimüsselam ecmain) sırasıyla gidip şefaat diledikleri halde, hepsi de bu işi bir başkasına havale edeceklerini, nihayet insanlar Hz. Muhammed (asv)’e geldiklerinde bu ricalarını kabul edip onları temsilen secdeye varıp Allah’a yalvaracağını ve Allah tarafından “Kaldır başını şefaatin kabul edilir.” diye kendisine umumî şefaat payesi verileceğini sahih hadislerden öğreniyoruz.(bk. Müslim, İman, 326, 327).

Peygamberimiz (asv)'in “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyen kimseler içindir.”( Ebu Davud, sünnet,23; Tirmizî, Kıyamet, 11; İbn Mace,Zuhd, 27) buyurması, hem ümmetine yapacağı şefaatin boyutunu aydınlatıcı hem de sevindirici bir müjdedir. Çünkü, bunun manası; “Küçük günahların sahibi zaten affedilir, asıl sorunlu olan büyük günah sahiplerine de ben şefaat ederim.” demektir.

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 27-10-2010
3,204 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content