Yusuf Suresi 87. ayette Allah'ın rahmetinden ancak kafirlerin ümitlerini keseceği bildirilmiştir. Kafirler Allah'a inanmadıkları halde nasıl Allah'ın rahmetinden ümit kesiyorlar?

 

"Ey oğullarım! Gidin Yusuf'u ve kardeşini arayın. Al­lah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki kâfir olan kavimden başkası Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez." (Yusuf, 12;87)

Kafirlerin ahirete dair bir ümitleri beklentileri olmadığı için Allah'ın rahmetinden ümit kesmiş olmaktadırlar. 

«Ravh» kelimesi masdardır ve «Rahmet» anlamına gelir. Keli­menin asıl mânâsı, kalbin, üzüntüden sonra rahatlığa kavuşması­dır. Yani «Allah'tan gelecek bir genişlikten (refahtan) ümidinizi kesmeyin».

Kâfirler Allah'ı ve onun vasıflarını bilmedikleri için Allah'ın rahmetinden ümitsiz olurlar. Oysa bilen bir kimse hiçbir zaman ümitsiz olmaz.

İbn Abbas, «Mümin kimse, Allah karşısında hayır üzeredir. Çünkü musibetlerde Allah'tan ümit bekler, genişliklerde de Al­lah'a hamdeder» demiştir.

Ehl-i Sünnet'ten bazı kimseler, bu ayetin Allah'ın rahmetin­den ümit kesmenin küfür olduğuna delâlet ettiğini söylemişlerdir.

Ancak Şihabüddin el-Haffarcî, Kadı Beyzavi'nin tefsirine yaz­dığı haşiyede, ayette böyle bir manâya delâlet olmadığını söyle­miş ve Allah'tan ümit kesmenin küfür olduğu hususunun başka delillerden, çıkarılabileceğini belirtmiştir. Nitekim tüm fakihlere göre, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek, büyük günahlardandır.

Bu bakımdan ayet, ümit kesmenin kâfirlerin özelliklerinden oldu­ğunu ifade etmektedir. Yoksa ümit kesen herkes kâfir değildir. Çünkü bir kimse Allah'ın kud­retine, ilminin kapsamına ve kereminin genişliğine inanmakla bir­likte pekâlâ Allah'ın rahmetinden ümidini kesebilir. Bu, sadece onun günahının büyük oluşundandır. Yani, böyle bir kimse Allah' ın rahmetine bunca günahla lâyık olmadığını düşünebilir. Yoksa onun kalbinde küfrü gerektiren o üç inançtan hiçbirisinin zerresi bile yoktur.

Bazılarına göre ümitsizlik, bazen iman ile birarada olabilir. Nitekim, ümitsizliğin büyük günah olduğunda bir şüphe yoktur. Hatta onun «Büyük günahların en büyüğü» olduğuna dair İbn Mesud'dan bir rivayet de gelmiştir.

(bk. Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 8/435-436.)

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 03-05-2013
1,285 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content