İlgili ayetin meali şöyledir: “Eğer Peygamber'i bir melek kılsaydık muhakkak ki onu (yine) bir adam suretine sokar, onları yine halen içinde bulundukları kuşkuya düşürürdük.” (Enam, 6/9)
Ayette, eğer Allah onlara gönderdiği elçiyi bir melek yapsaydı, ya da beşer yerine bir meleği elçi gönderseydi, yine onu melek suretinde değil İnsan görünümünde "adam suretinde" göndereceği, bunun sonucu olarak yine onları, bu gelenin gerçekten melek mi yoksa insan mı olduğu hususunda şaşkınlığa düşüreceği bildi¬rilmektedir.
Nitekim başka bir âyette ifade edildiği üzere, onlar Kur'ân-ı Kerîm için "Bu, bildiğiniz insan sözünden başka bir şey değildir" (Müddessir 74/25) demişlerdi. Halbuki tamamen ruhanî varlıklar olan meleklerin insanlara görünmesi ve onlara hitap edebilmesi, ancak cismanî bir görünüme bürünmeleriyle mümkün¬dür.
Bu durumda vahyin doğruluğunu, ihtiva ettiği yüksek hakikatlere göre değerlendirmek yerine, onu kendilerine tebliğ edenin melek olmasında arayanlar, bu cismanî görünümlü varlığın insan olduğunu ileri sürerek yine inkâra sapacaklar, şimdi olduğu gibi yine şüphe edeceklerdi.
Sorunuza gelince, Melekler ne dişi, ne de erkektir. Vahiy meleği Hz. Cebrail’dir. Peygamberler de hep erkektir. Bu sebeple insan suretinde geldiğinde erkek kılığında temessül edip gelmiştir.
Nitekim Resulullah'a da Cebrail çok defa Dihyetü'l-Kelbî adındaki bir sahabi şekline girerek inerdi. Bazen da Hz. Peygamber'le beraber sahabeye de gayet beyaz elbiseli ve çok siyah saçlı bir adam şeklinde görünürdü. Üzerinde hiçbir yolculuk alâmetleri görünmez ve Sahabe'den hiçbiri de tanımazdı. Cebrâil'in bir Arab şeklinde geldiği; imanı, İslâmı, ihsanı, sorarak İslâm'ı öğrettiği de meşhurdur. Hz. Meryem'e "doğru bir erkek" (Meryem, 19/17) şeklinde görünmüştü. Aynı şekilde Hz. İbrahim'e ve Hz. Lût'a melekler erkek misafir şeklinde gelmişlerdi.
Hz. Meryem’e de yine erkek kılığında görünmesi, ona bir evladının olacağını haber verme arasında bir münasebet vardır. Çünkü Meryem hanımdır ve erkeği olmadığı halde bir çocuk sahibi olacağı haber veriliyor. Böyle bir ihtimalin Hz. Meryem’in zihninde kuvvetlice nakş olması için karşısındaki varlığın erkek olması ilahî hikmetçe uygun görülmüştür. Böylece Hz. Cebrail Hz. İsa’nın bir nevi manevi babası gibi olmuştur. Ayrıca, bir peygamber olarak hayatını sürdürecek olan Hz. İsa’ya vahiy getiren Hz. Cebrail’in onu müjdelerken de erkek kılığında temessül etmesi erkeklik olgusuna da uygundur.
Ayrıca, Kur’an’da ifade edildiği üzere, insanlardan resuller olduğu gibi meleklerden de resuller -vahiy getiren, birbirlerine haberleri götüren, evrenin kanunlarını ilgili kevnî yerlere-göklere, yere ilham eden elçiler- vardır. İnsanlardan olan bütün peygamberler erkek olduğu gibi, meleklerden olan elçiler de temessül ettiklerinde erkek kılığında olmaları bu ilahî düstura uygundur.
Tarih boyunca, insanlık ailesinde erkekler hep ön planda olmuştur. Bu günkü bilinen ifadesiyle egemen güç hep erkekler olmuştur. Bu kural binler sene sonra bu gün bile gücünden çok az kaybederek devam etmektedir. Böyle egemen, sözü geçerli olan erkeklerin ilk muhatap kabul edilmeleri hikmete en uygun olanıdır. Çünkü ilahî mesajı başkalarına ulaştıran kimselerin nazar-ı itibara alınmaları gerekir. Madem ilk muhatapların -genellikle- erkekler olması hikmete uygundur, erkekleri ilk muhatap alan peygamberlerin de erkek olmaları şarttır.
Buna paralel olarak erkek olan peygamberlere ve ilk muhatap olan erkek cemaatlere görünen meleklerin de erkek olarak temessül etmeleri aynı hikmetin bir gereğidir.
Diğer taraftan, Arap müşriklerinde olduğu gibi eskiden beri bazı insanlar melekleri dişi olarak tasavvur etmiş ve onları Allah’ın kızları şeklinde algılamışlardır. Meleklerin erkek olarak temessül etmeleri bu sakat düşünceyi fiilen tekzip anlamına geldiği gibi, Allah’ın İhlas suresinde ilan edilen vasıflarının doğruluğunu tasdik eden kuvvetli bir imzadır.
Eğer meleğin kadın şeklinde gönderilmesi söz konusu olsaydı, müşriklerin yanşıl inanışlarını desteklemek demek olacağından, hikmetin zıddı fiilî bir çelişki olurdu. Melekler gerçekte onların hayalleri gibi dilber kızlar değildir. Hatta onlara karşı kadın şeklinde görünmeleri bile muhtemel değildir.
Buna işaret edilerek şöyle buyurulmuştur: Peygamber'i melek gönderecek olsaydık, herhalde bir erkek şekline kor da gönderirdik. Ve şimdi onları yaptıkları hileyi o zamanda biz kendilerine yapmış olurduk; onları aynı güçlüğe ve hileye fazlasıyla düşürmüş olurduk.
Şimdi Peygamber, beşer olduğundan dolayı kendilerine benzer göstererek "Bu da sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir" (Mûminûn, 23/24) diye hile ve inkâra kalkışan kâfirler, o zaman da meleği insan şeklinde görecekler ve ona: "Biz senin melek olduğunu ne bilelim, sen de bizim gibi bir beşersin" diyeceklerdi. Melek olduğuna inanmayacaklar, getirdiği delilleri dinlemeyecekler, peygamberliğini kabul ve tasdik etmeyeceklerdi. Fazla olarak bu şüphe ve güçlük yalnız onların hileleri olmakla kalmayacak, Allah kendilerini böyle bir karışıklık karşısında bulundurmuş olacaktı.