İlgili ayetin meali şöyledir:
“Kadınlarınızdan âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir. Hamile olan kadınların iddetleri, çocuklarını doğurdukları vakit biter. Kim Allah’ı sayıp O’ na karşı gelmekten korunursa, Allah onun işinde bir kolaylık verir.”(Talak, 65/4).
Kur’an’ın açık ifadesinden sonra, bunda tereddüt etmek mümkün değildir. Tarih boyunca ve bugün de olarca kızın on on iki yaşlarında evlenmeleri bir realite olarak ortadadır.
Eskiden beri çok değişik yaşta evlilikler ve zifafa girmeler söz konusudur. İslam’da bu iş, insanlara bırakılmıştır. Çünkü, altı yedi yaş grubuyla zifafa girmenin insanlığa yakışmayan bir tutum olduğu vicdanlarda hissedilen bir gerçektir. Kaynaklarda bildirildiğine göre, kadınlar dokuz yaşında da erginlik çağına girmiş olabilir. Zifafa girmek için kadının yapısı da önemlidir. Belki de evliliğin asgarî sınırı on iki yaş olarak görülebilir; on beş, on sekiz yaşı gerekli değildir. Elbette bölgelerin örf ve adetlerinin de bunda rolü vardır. Ancak çağımızda tıbbî açıdan, sağlığa en uygun zamanın tespit edilmesi, en uygun olanıdır.
İslam alimlerinin kabul ettiği görüşe göre, erginlik çağının tespiti, kadınlar için âdet görmek, erkekler için de ihtilamdır. Kadın için âdetin başlangıcı dokuz yaş, (erkekler için on iki yaş) civarıdır. Bu duruma girmiş kadın ve erkekler, ergin ve mükellef kabul edilir. Bu haller görülmediği takdirde, erginlik çağı on beş yaş olarak kabul edilir.(bk. Reddu’l-muhtar, 1/306-307; Cezerî, el-Fıkhu ala’l-mezahibi’l-arbaa, 1/123-127; Zuhaylî, İslam Fıkhı, 1/456).
Yaş itibariyle erginlik çağını kadınlar için on yedi, erkekler için on sekiz on dokuz yaşları kabul eden alimler de vardır.(bk. Mebsut, 7/260-şamile).
Sıcak bölgelerde erginlik çağı ve evlenme yaşı, diğer bölgelere göre daha önceden başlar. Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, âdet görmenin ilk sınırı dokuz yaştır. Âdet görmek, artık ceninin/çocuğun barınabileceği bir ortamın hazırlandığı anlamına gelir. Bu tekvinî/biyolojik hazırlık, aynı zamanda âdet gören kadının evlenmeye müsait olduğunu gösteren ontolojik bir belgedir.
Bununla beraber, nikah akdini kıymak zifafa girmek manasına gelmez. Örneğin bir yaşındaki bir çocuğun nikahı da kıyılabilir ve bu akit sahihtir.
1. Mucbir veli (baba, dede) buluğa ermemiş bir kızı -onun iznini almadan- evlendirmesi caizdir. Bu hüküm, -ufak nüanslarla da olsa- Hanefilerin dışındaki üç mezhebin görüşüdür. Ayrıca Şafii mezhebine göre, bir babanın dul olmayan kızını, rızasını almadan da evlendirebilir.(bk. es-Siracu’l-Vehhac, s. 364-65; Zuhaylî, 7/48). Hanefî mezhebine göre ise, evlenenlerin rızası nikah akdinin sıhhati için şart değildir.(a.g.e, 7/78).
Kaldı ki, erginlik çağına girmediği halde, bir kız çocuğu evlenmenin ne olduğunu bilebilir ve bu konuda rızasını açıklayabilir.
2. Her kadın aynı yaşta hayız görmez. Hayız görmediği halde yaşı itibariyle hayız gören bir çok kızdan daha büyük olan bir kızın evlenmesinde dinî bir sakınca yoktur. Evlenebilme yaşı konusunda farklı görüşler olmakla beraber, bu yaşın asgarîsi prensip olarak on iki yaş kabul edilmektedir.
3. Kaynaklarda bildirildiğine göre, kadınlar dokuz yaşında da erginlik çağına girmiş olabilir. Zifafa girmek için (yani dokuz-on iki veya daha fazla yaşın değerlendirilmesinde) kadının yapısı da önemlidir. Belki de evliliğin asgarî sınırı on iki yaş olarak görülebilir. Bu sebeple, nikahlanmış olsa bile beş yaşından erginlik yaşına (hayız, dokuz, on iki, daha fazla yaşına) kadar -karısı olduğu için dokunabilir- fakat zifafa giremez.
Nikah akdi ayrı bir şeydir, zifafa girmek ayrı bir şeydir. İslam, çocuk yaştaki kızlarla -nikah akdinin kıyılmasına cevaz vermekle beraber- onlarla zifafa girmeye cevaz vermez.
4. Bu konuyla ilgili olarak tam kırk beş adet tefsir kaynağına baktık, hepsi de aynı şeyi söylüyor. Genellikle “çocuk yaşta olduğundan ötürü hayız görmemiş” görüşüne yer verilmiştir. Bazı kaynaklarda da “küçük yaşta olduğundan veya erginlik çağına geldiği halde hayız görmemiş olanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Ayetin ifadesi -çocuk yaşla kayıtlı olmayıp- “henüz hayız görmemiş olanlar” şeklinde mutlaktır: O halde bunu “küçük yaştan ötürü hayız görmemiş olanlar” şeklinde anlamak mümkün olduğu gibi, “erginlik çağına gelmiş olmakla beraber, henüz hayız görmemiş olanlar” şeklinde de anlamak mümkündür.
İlave bilgi için tıklayınız: