Sûrâ, 49-50 ve Fatır, 11 gibi ayetlerde, Allah'ın dilediğini kısır olarak yarattığı söyleniyor. Yaratan Allah olduğuna göre, evlenme konusunda kısır kadınların tercih edilmemesi bir zıtlık değil midir?

Allah’ın ilgili ayetlerde söz konusu ettiği kısırlık olgusu, kadınların bir kusuru olarak değil, sebeplerin gerçekte tesirlerinin olmadığı, her şeyin doğrudan Allah’ın emir ve iradesiyle gerçekleştiğine dikkat çekmek içindir. Aşağıda mealini verdiğimiz söz konusu ayetlerde bu husus çok açıktır.

İlgili ayetlerin meali şöyledir:

“Göklerin ve yerin hâkimiyeti Allah’ındır. O dilediğini yaratır. Dilediğine kız evlat, dilediğine erkek evlat verir, yahut kızlı oğlanlı olarak her iki cinsten karma yapar. Dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi mükemmel bilir, her şeye kadirdir.” (Şura, 42/49-50)

“Allah sizi (atanız Âdemi) topraktan, sonra(ki nesilleri de) nutfeden yarattı. Sonra sizi çift çift yaptı. Onun bilgisi dışında hiçbir dişi ne hamile kalır, ne de doğurur. Herhangi bir canlının ömrünün uzaması veya kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır. Bütün bunlar, Allah'a göre, elbette pek kolaydır.” (Fatrı, 35/11)

Allah’ın yaratışındaki farklılıklar, bir kusur değil, sonsuz ilim, kudret, hikmet ve iradesinin bir belgesidir. Güneş sisteminin sanat açısından atom sisteminden daha değerli olduğunu söyleyemeyiz. Gök gözü olan güneşin insan gözünden daha değerli olduğunu kim iddia edebilir! Bir sivrisineğin, sanatça bir filden daha aşağı olduğunu iddia etmek mümkün müdür?

İnsanların iradeleri dışında cereyan eden hiçbir durum onlar için bir kusur değildir ve Allah bu yönlerinden ötürü onlara kusurlu kimseler muamelesini yapmaz ve o nazarla bakmaz.

Kâinat memleketinin yegâne sultanı, varlık mülkünün tek sahibi olan Allah, mülkünde dilediği şekilde tasarruf eder. Onun bu tasarrufuna itiraz etmek, hem yersiz, hem lüzumsuz, hem su-i edeptir.

“De ki: “Ey mülk ve hakimiyet sahibi Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden onu çeker alırsın! Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılarsın! Her türlü hayır yalnız Sen’in elindedir!  Sen elbette her şeye kadirsin!”(Ali İmran, 3/26) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.

Vasıfların değerleri kendi özel konumlarında geçerlidir. Örneğin, koşuda birinci gelen bir at en değerli kabul edilir. Fakat, yük taşıma söz konusu olduğunda bir katır o attan daha değerli olabilir. Bir insan bir at kadar koşamadığı, bir öküz kadar çift süremediği, bir kuş gibi uçamadığı halde, bütün hayvanların üstünde bir mertebeye sahip olduğu bilinmektedir.

Yani her bir şeyin değeri belli bir açıdan önem arz etmektedir. Bu değerler izafidir, rölatiftir. Gündüzde  güneşin ışığı, gecede ise ayın mehtabı daha güzeldir. Güreşte kuvvet aranır, yazıda bilgi aranır. Savaşta sertlik, kahramanlık aranır, barışta yumuşaklık, halim-selimlik aranır. Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür.

Bununla şu yargıya varmak istiyoruz; çocuk doğuran bir kadının, kısır bir kadından daha üstün olması, evliliğin asıl amacı olan çocuktan ötürüdür. Bu ise izafidir. O kısır kadın bir çok yönden çocuk yapan kadından daha üstün olabilir.

Bununla beraber, “Evin kösesindeki bir hasır, döl getirmeyen/çocuk doğurmayan kısır kadından daha hayırlıdır”(Gazalî, İhya, 2/26) mealindeki rivayet sahih değildir. Zeynu’l-Irakî, “Bazılar tarafında Hz. Ömer’e dayandırılan böyle bir sözün Hz. Peygamber(a.s.m)’den geldiğini gösteren bir kaynak söz konusu olmadığını..” belirterek hadisin aslının olmadığına işaret etmiştir(bk. Irakî, Tahricu Aahadisi’l-İhya-İhya ile birlikte- a.g.y).

Keza, “Döl getiren siyah kadın, doğurmayan (kısır beyaz) güzel kadından hayırlıdır” rivayeti de sahih değildir(bk. Irakî, a.g.e, 2/27, Mecmau’z-Zevaid,4/258).

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 30-10-2009
2,799 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content