Şuara(34-35) suresindeki ifadelere göre, Hz. Musa, Firavun ile konuşuyor ve peygamberliğinin alameti olarak iki mucize gösteriyor. Bu durum karşısında sıkışan Firavun, çevresinde bulunan üst düzey yetkililerine hitaben: “Bu çok bilgili, deneyimli bir sihirbazdır, sizi ülkenizden çıkarmak istiyor; bu işe ne diyorsunuz/nasıl bir tedbir alalım?” diyor ve onlarla istişare yapıyor.
Araf suresinde ise, Firavun’un çevresindeki adamlarının da aynı sözleri tekrar ettiklerini görüyoruz. Yani onlar Firavun’un “ne diyorsunuz bu işe?” şeklindeki sorusuna “Evet doğru söylüyorsunuz” şeklinde kısa bir cevapla yetinmemiş, onun sözlerini aynen tekrar ederek “Şüphesiz bu adam usta bir sihirbazdır.”, “Sizi yerinizden çıkarmak istiyor” şeklindeki sözlerini aynen tekrar ettiler. (krş. İbn Aşur, ilgili ayetlerin tefsiri)
Onların bu ifadeleri bir nevi emir tekrarı gibidir ki, Firavun’un nasıl bir despot olduğunu ortaya koyması bakımından büyük bir belagat örneğidir.
Razî’ye göre, bu iki farklı ayetlerin farklı ifadeleri iki yönden bağdaştırılması mümkündür:
a. Şuara suresinde; “Firavun etrafındakilere: “Bu adam, dedi, galiba usta bir sihirbaz! Büyü gücü ile sizi yerinizden yurdunuzdan çıkarmak istiyor, ne diyorsunuz, görüşünüzü bildirin!” (Şuara, 26/34-35) mealindeki ayette ifade edildiği üzere, Firavun, çevresindeki adamlarıyla konuşuyor.
Araf suresinde ise; “Firavun’un ileri gelen yetkilileri: “Anlaşıldı, bu usta bir sihirbaz!” dediler. Firavun: “Bu adam, dedi, sizi yerinizden yurdunuzdan etmek peşinde! Görüşünüz nedir bu konuda?” (Araf, 7/109-110) mealindeki ayetlerde ifade edildiği üzere, Firavun’un adamları, onun -emirlerini tebliğ etmek üzere-, sözlerini kendi adamlarına olduğu gibi aktarıyorlar.
b. Araf suresinde, Firavun’un, adamlarına hitaben yaptığı konuşma hikaye ediliyor. Şuara suresinde ise, Firavun’un yakın çevresinin, kendi aralarında veya başka insanlarla aynı konuda konuşup tartışmış oldukları hususlar hikaye edilmiştir. (bk. Razî, Araf, ilgili ayetlerin tefsiri)
Kadı Beyzavî’ye göre, Firavun ile yakın çevresi bu konuyu karşılıklı olarak istişare ettiler. Her iki taraf da aynı ifadeleri kullandılar.Kur’an-ı hakimde, bu karşılıklı konuşmalar ayrı iki yerde seslendirilmiş. Araf suresinde Firavun’unun konuşmalarına; Şuara suresinde ise onun yakın çevresinin aynı konuşmalarına yer verilmiştir. (Beyzavî, Araf, ilgili ayetlerin tefsiri)