Sad Suresi, Ayet 34 "And olsun ki biz Süleyman'ı bir imtihandan geçirdik; tahtının üstüne bir ceset atıverdik, o da Allah'a yönelip O'na gönül bağlılığını devam ettirdi." Ayette hangi olay anlatılmaktadır?

Süleyman (A.S.)In Tahtının Üzerine Atılan Ceset:

"And olsun ki biz Süleyman'ı bir imtihandan geçirdik; tahtının üstüne bir ceset atıverdik, o da Allah'a yönelip O'na gönül bağlılığını devam ettirdi."
(Sad, 38/34)

Bu âyet üzerinde klâsik tefsirlerimiz senedi olmayan birçok rivayetlere yer vermişlerdir. Aynı zamanda Sahîh-i Müslim'deki, namazda iken Hz. Peygamber'in (A.S.) yüzüne ateşten bir şihab atmak isteyen şeytan olayıyla ilgili rivayeti, Süleyman Peygamber'in (A.S.) tahtının üstüne konulan ceset olayıyla bağdaştırmaya çalıştıkları da dikkatleri çekmektedir. (Bilgi için bak: Sahîh-i Müslim/mesâcid: 40- Nesâî/sehv: 19)

Şöyle ki: Süleyman Peygamber'e (A.S.) musallat olan bir ifrit şeytanın, sonunda Onun mührünü ele geçirerek tahtına oturduğu nakledilir. Şüphesiz bu ve benzeri rivayet ve yorumların ilmî hiçbir değeri yoktur. Çoğu Tevrat'ın I. Krallar bölümünden aktarılmadır. Ne yazık ki, muharref Tevrat'ta muhtelif yerlerde, peygamberlerin «ismet sıfatı» inkâr edilir şekilde, onların cok uygunsuz davranış ve fiillerde bulundukları anlatılır. Nitekim sözü edilen krallar bölümünde, Süleyman Peygamber'in (A.S.), yaşlanınca, putperest olan eşlerinin arzularına boyun eğerek putlar yaptırdığı iddiası da bu cümledendir.

Diğer yandan Süleyman Peygamber'in (A.S.) yüz veya doksan veya yetmiş eşiyle bir gecede cinsel temasta bulunacağına ve hepsinin de hâmile kalıp birer mücahid doğuracağına dair yemin etmesi ve bu arada «inşaallah» dememesi sebebiyle sadece bir eşinin gebe kaldığı ve onun da felçli yarım bir çocuk doğurduğu ve işte Süleyman (A.S.)'ın tahtının üstüne atılan cesedin bu olduğu rivayetine gelince: Bu da diğerleri gibi bizi sağlıklı bir neticeye götürememektedir. Zira dört hadîs kitabında nakledilen üç farklı rivayeti akl-i selimle ve doğruyu bulan ilimle bağdaştırmak çok zordur. O bakımdan sadece hadîsin senedinin sahîh olması bu konuda yeterli sayılmamaktadır. Aynı zamanda Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in bu olayı ne maksatla söylediğini de tesbit etmemiz mümkün görülmüyor. Bu sebeplerden dolayı sözünü ettiğimiz hadîsle ilgili âyeti tefsir etmemizin pek uygun olmayacağı kanaatini taşımaktayız. Allah daha iyisini bilir. (Bilgi için bk : Buharî/cihâd: 23, nikâh: 119, enbiyâ: 40, eymân: 3- Müs-lim/eymân: 23, 25- Nesâî/eymân; 40, 43- Tirmizî/nüzûr :  7- Ahmed:  2/229, 279, 506)

O halde Süleyman (A.S.)'ın tahtının üstüne konulan ceset meselesi kinaye yoluyla olup yorum isteyen bir konudur. Şöyle ki:

a) Filistin'den Mısır'a, Suriye'den  Irak'a kadar geniş topraklar üzerinde hükmeden Süleyman (A.S.)'ın başta kardeşleri olmak üzere, birçok iç düşmanları bulunuyordu. Onların bir ihtilâl çetesi hazırlayıp kısa bir süre tahtı ele geçirdikleri, bu sebeple Süleyman (A,S.)'ın ölü gibi hareketsiz bırakılıp yetkilerinin elinden alındığı söz konusu olabilir.

b) İsrailoğullan'na altın devirlerini yaşatan Süleyman  (A.S.)'ın, oğlu bu geniş ülkeyi idare edecek yeteneğe sahip değildi. Nitekim Süleyman (A.S.)'ın vefatından sonra oğlu, yürüyen ölü misali, tahtı koruyamadı ve kısa zamanda ülkenin parlak dönemi yön değiştirdi. Nitekim Tevrat'ta da bu hususa geniş yer verildiğini görmekteyiz. (Bilgi için bk: Tevrat/I. Krallar:  9/1-14 ve 11/1-21)

c) Süleyman Peygamber'in (A.S.) bir ara ağır bir hastalığa yakalanıp ölmüş ceset gibi kıpırdayamaz duruma geldiği, sonra ilâhî lûtfa mazhar kılınıp iyileşerek eski güç ve kuvvetini bulduğu söylenir. Nitekim Müfessir el-Merâğî kendi tefsîrinde daha çok bu yorum üzerinde durmuştur. Hastalıktan sonra Allah'tan bağışlanma dilemesi ise, hastalıklı günlerinde daha iyi ve verimli amellerde bulunamadığına işarettir.

Bütün bu yorumlarda az-çok hakikat payı bulunmakla beraber, [b)> maddesindeki yorum, Kur'ân'ın siyak ve sibakına daha uygun düşmektedir. Allah daha iyisini bilir. (bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur'an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 10/5167-5168.)

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 22-05-2009
3,483 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  4. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content