Kur’an’da peygamberlik görevleriyle ilgili detaylar verilmemiş olan Hz. İsa (as)’dan başka peygamberler de vardır. Hz. İdris, Hz. Eyyub, Hz. İsmail, Hz. İshak, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Şuayb, Hz. Zekeriya, Hz.Yahya (aleyhimüsselam) da bunlar arasında sayılabilir. Allah her peygamberin hayatından ne kadar ders vermek istiyorsa o kadar bilgi vermiştir. Bu açıdan Kur’an’da ismi geçen peygamberler hakkında verilen bilgiler ne azdır ne de çoktur.
Hz. İsa aleyhisselam ve Annesi Hz. Meryem ile ilgili bir çok ayet vardır. Doğumu, mucizleri, özellikleri, hayatından örnek alınacak yönleri, kendine ihanet edilmesi ve semaya yükseltilmesi gibi konularda bilgi verilmektedir. Ancak Hz. İsa aleyhisselam hayattayken kendine uyanların azlığı ve bir toplumun oluşmaması gibi nedenlerle içtimai hayata ait hükümler gelmemiştir.
Bununla beraber Kur’an’da kendisinden en çok bahsedilen Peygamberlerden biri de İsa aleyhisselamdır.
Kur'ân-ı Kerîm'e göre Hz. İsâ, resullerin en büyükleri olan beş "ülü'l-azm" peygamberden biridir. On beş sûrede doksan üç âyette ismi veya bir sıfatı ile zikredilmekte, ağırlıklı olarak Âl-i İmrân, Mâide ve Meryem sûrelerinde doğumunun müjdelenmesi, dünyaya gelişi, tebliği, mucizeleri, dünyevî hayatının sonu ve Allah katına yükseltilişiyle ilgili olarak bilgi verilmektedir.
Kur'an'da hem İsâ hem İbn Meryem hem de Mesîh olarak adlandırıldığı gibi başka isimlerle de anılmakta, ayrıca kendisine çok sayıda unvan verilmekte, yirmi beş defa İsâ, on altısı İsâ kelimesiyle birlikte olmak üzere yirmi üç defa İbn Meryem şeklinde geçmektedir. Mesîh kelimesi ya tek başına veya Mesîh İbn Meryem ya da Mesîh îsâ b. Meryem şeklinde on bir yerde geçmektedir.
Kur’an’da Hz. İsâ'ya verilen diğer isim ve unvanları şu şekilde sıralamak mümkündür: Müeyyed, rûhullah, kelime, vecih, sâlih, resul, mübeşşir, münebbi, musaddık, âyet, merfû, temizlenmiş, göz aydınlığı, abd, nebî, mübarek, ilim veya alem, rahmet.
İsa aleyhisselamın hayatından bütün insanlığın, Hıristiyanların ve Müslümanların alacağı çok dersler vardır. Bunlardan sadece biri onun babasız yaratılmasıdır:
İnsan soyu, tarihinin son derece enteresan olayı olan kendi yaratılışının tanığı olamamıştır. Anasız ve babasız olarak yaratılan ilk insanı hiç kimse görememiştir. Bu olayın üzerinden nice yüzyıllar geçtikten sonra yüce Allah'ın hikmeti, Hz. İsâ'nın babasız doğuşu aracılığı ile ikinci bir olağanüstülüğü sergilemeyi dilemiştir.
Bu doğum olay yeryüzünde insanoğlunun başlangıcından beri geçerli olan üreme kurallarına ters düşen bir gelişmedir. Amaç bu harikaya insanlığın tanık olmasıdır, insanlık tarihinin sicilinde dikkatleri çeken bariz bir olay olarak kalmasıdır.
Hiç kimsenin tanığı olmadığı ilk yaratılış mucizesi üzerinde yoğunlaşması imkânı bulamamış olan insanoğluna, hafızasından hiçbir zaman silinmeyecek bir mucize gösterilmek istenmiştir.
Yüce Allah'ın canlı soyların sürekliliğini sağlayan yasasına göre istisnasız bütün canlı türlerinin üremesi, erkeğin dişiyi döllemesi yolu ile olur. Hatta erkek ve dişi cinslerinin belirgin biçimde birbirinden ayırt edilmediği canlı türlerinde bile aynı bireyde hem erkeklik hem de dişilik hücrelerinin bir arada bulunduğunu görürüz.
Bu yasa uzun yüzyıllar boyunca işleye işleye insanoğlunun zihnine tek üreme yolu olarak yerleşmiştir. İnsanlar böyle düşünürken, ilk yaratılış olayı, insanın yoktan varediliş olayını unutmuş oldular. Çünkü bu olay, zihinlerin kalıplaşmış algılarına ters düşüyordu. İşte bu yüzden yüce Allah, insanlara Hz. İsa örneğini göstermek istedi.
Bu örnek aracılığı ile onlara gücünün kayıtsızlığını, iradesinin özgürlüğünü, bu gücün ve bu iradenin, kendi tercihi ile işlerlik kazanan doğal yasalarla sınırlı olamayacağını hatırlatmayı diledi. Hz. İsa olayının bir benzerine bir daha hiç rastlanmadı. Çünkü normal olan, yüce Allah'ın koyduğu kanunların yürümesi, tercih ettiği doğal yasaların işlemesidir.
Amacı ilahi iradenin özgürlüğünün, doğal kanunlarla sınırlı olmadığını fiilen kanıtlamak olan bu tek olay, insanların gözü önünde her zaman kalacak belirgin bir örnek olarak yeterli görülmüştür. Nitekim yüce Allah, Hz. İsa aleyhisselamın babasız yaratılmasının hikmeti konusunda şöyle buyuruyor:
".... Bu olayı insanlara gücümüzü kanıtlayan bir mucize ve oğlunu da onlara rahmet kaynağı olarak sunmak istiyoruz. Bu olay kesinleşmiş bir hükümdür.'' (Meryem Suresi, 21)
Olay son derece şaşırtıcı ve olağanüstü olduğu için, bazı gruplar onu olduğu gibi kavrayamamışlar, meydana gelişinin gerisindeki hikmeti havsalalarına sığdıramamışlardır. Bu yüzden Meryem oğlu İsa'ya ilahlığın bazı sıfatlarını yakıştırmaya kalkışmışlar, onun doğuşu ile ilgili çeşitli hurafeler ve masallar uydurmuşlardır.
Böylece onun bu akıl almaz şekilde yaratılmasının ardındaki hikmeti tersyüz etmişlerdir. Onun bu şekildeki yaratılışının hikmeti, az önce belirttiğimiz gibi, ilahi gücün sınırsızlığını kanıtlamaktı. Ona ilahlık yakıştıran gruplar işte bu hikmeti tersyüz ederek Allah'ın birliği inancını zedelemişlerdir.
Kur'an'ın Meryem Suresinde bu çarpıcı ve olağanüstü olayın nasıl meydana geldiği anlatılıyor.
bence bu bilgi hayatımızı daha da kolaylaştıracaktır.
herzaman kuran-i kerime saygı duyup namazlarımızı kılmalıyız