Kur’an’da, Hinduizm ve Budizm ile ilgili bilgi olmadığı halde, Yahudilerle ilgili “ahid alınması, alemlere üstün kılınması, gökten kudret helvası yağması ve bir çok peygamber gönderilmesi” nasıl açıklanabilir?

Bu konuyu bir kaç madde halinde açıklamayı uygun görmekteyiz: Ancak daha önce şu  çok önemli noktayı hatırlatalım istiyoruz:

Allah’ın varlığı ve birliğinin yüzlerce delili vardır. Allah’a inanmak İsrail oğullarının Kur’an’da nasıl yer aldığına dayalı bir mesele değildir. On beş asırdan beri Allah’ın sözü olduğunu ilan eden ve delil olarak da bir benzerinin yapılamayacağını haykırıp meydan okuyan Kur’an’ın bu mucizeli yönü ortada iken, İsrail oğullarından “az bahsediyor, yok çok bahsediyor” diyerek gerçekten uzak kalmak aklın kârı değildir. 

Şu husus çok  iyi bilinmelidir ki, Allah, sonsuz ilim ve hikmetinin dolu bir hazinesi olan Kur’an’ını Hz. Muhammed’e  indirirken, kimlerden ne kadar söz edeceğini, aklı gibi bilgisi de sınırlı olan  insanlarla pazarlık konusu yapmaz. Bu gibi düşünceler şeytanın bir tuzağıdır, insanların imana gelmeyip cehenneme gitmelerini sağlamaya yönelik bir desisesidir. Bu düşünce, “yedi renginden neden en çok/veya yalnız beyaz rengi görünüyor” deyip güneşi inkâr etmeye benzer. 

Tarihi realiteler, hikmet dolu kaderin bir cilvesi ve insanlık camiasında vuku bulmuş -silinmez ve yönlendirilmez- birer sosyolojik gerçektir. Bu realiteleri olduğu gibi kabul etmek ve hikmetlerini öğrenmeye çalışıp ders çıkarmaya çalışmak gerekir. 

Bu kısa girişten sonra, şimdi asıl konumuza geçebiliriz:

a. İsrail oğulları, Yahudiler; Müslümanların Medine’de birlikte yaşadığı ve aynı vatanı paylaştığı bir topluluktur. Bu yüzden Kur’an’da onlara fazla yer vermek hikmetin bir gereğidir. Çünkü, aynı vatanı paylaşmalarına rağmen Yahudiler Müslümanlara karşı hep düşmanca tavırlar içine girmişler. Allah Kur’an’ında, tarih içerisinde bunların peygamberlere tabi olan kısmına yaptığı iyilikleri ve tabi olmayan kısmına da nasıl ceza verdiğini anlatmak suretiyle onları imana teşvik etmiştir. 

b. Daha önceki Yahudilerin, iman edenlere yapılan nimetlerle iman etmeyenlerin başına gelen musibetleri anlatarak o günkü Araplara da bir ders veriliyor. Yahudiler bizzat Hicaz bölgesinin sakinlerinden olduğundan Araplar için canlı bir ibret levhası oluyordu. Onlardan peygamberlere iman edenler ile iman etmeyenlerin durumunu anlatarak Arapları Hz. Muhammed’e iman etmeye teşvik etmiş ve uyarmıştır. 

c. İnsanlık tarihinde her topluluğa gönderilmiş ve sayıları 124 bin olduğu ifade edilen peygamberler söz konusudur. Yani, Sadece İsrail oğullarına değil, Hz. Adem’den beri dünya sahnesinde yer alan pek çok topluluğa peygamber gönderilmiştir. Kur’an orta doğuda indiği için, oradaki halkın yakından bildiği -içinde Yahudi kökenli olmayan- Hz. İdris, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Lut, Hz. Salih, Hz. İsmail’in de bulunduğu- yirmi küsur peygamberden söz etmiştir. Diğerlerinden söz etmemiş, çünkü, onların memleketleri Ortadoğu coğrafyasının dışında kaldığı için, örnek teşkil edecek fonksiyondan uzaktı. 

d. Tarih içerisinde Peygamberlere iman eden İsrail oğullarına verilen nimetletler başka ümmetlere de verilmiştir. Kur’an’da bunlara da işaret edilmiştir. Örneğin;

-“Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani birleşik ordular üzerinize saldırmıştı da, Biz onlara karşı, bir rüzgâr ve sizin göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptığınız her şeyi görüyordu”(Ahzab, 33/9) mealindeki ayette, müslümanlara yapılan bir nimetten sözedildiği gibi; 

“Ey insanlar! Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın: Düşünün: göklerden ve yerden sizi rızıklandıran Allah’tan başka bir yaratıcı mı var? Ondan başka tanrı yoktur. Böyle iken nasıl oluyor da (imandan inkâra) çevriliyorsunuz?”(Fatır, 35/3) mealindeki ayette de bütün insanlara yapılan nimetler hatırlatılmıştır.

-Şuara suresinde yer alan peygamberlerin kavimlerine yapılan nimetler de söz konusudur. Özellikle Hud Kavmine(Şuara, 26/132-134), Salih kavmine(Şuara:146-149) yapılan bazı nimetler açıkça belirtilmiştir.

Demek ki, Allah’ın nimetleri sadece Yahudilere mahsus değil, her millet için söz konusudur. Yahudilerle ilgili nimetlerin hatırlatılması, onların buna rağmen -peygamberlere karşı olumsuz tavırlar sergilediklerinden- nankör bir millet olduğunu göstermeye yöneliktir.

e. Bilindiği üzere Allah katında bütün insanlar bir tarağın dişleri gibi eşittir. Üstünlük derecesi yalnız takva iledir/Allah’a karşı gösterilen sevgi ve saygı iledır. Bu vasfı taşıyanlar ister Yahudi olsun, ister Arap olsun, ister Türk olsun hiç fark etmez. Nitekim, Kur’an’da Yahudilerden peygamberlere iman etmiş olanları övülürken, karşı çıkanları lanetlenmiştir.

“İsrailoğullarından küfre sapanlar hem Davud’un, hem de Meryem oğlu Îsâ’nın lisanı ile lânetlendiler. Bunun sebebi onların isyan etmeleri ve taşkınlık edip haddi aşmaları idi”(Maide, 5/78) mealindeki ayette bu gerçek vurgulanmıştır. 

Not: Kur’an’da Yahudilere fazlaca yer vermesinin hikmetleri için bk. Bediüzzaman Said Nursi; Sözler/25. söz/1. Şule/2. Şua.

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 08-02-2013
1,670 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content