Kur'an-ı Kerim'in şifa kaynağı olması ve insanları karanlıktan aydınlığa çıkarması konusunu açıklar mısınız? Bununla ilgili ayetler nelerdir?

Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:

“Gerçekten bu Kur'an, insanları en doğru yola götürür.” (İsrâ Sûresi, 17/9)

"Kur'an'dan inananlara rahmet ve şifa olan şeyler indiriyoruz. O, zalimlerin ise sadece kaybını artırır."(İsra Suresi, 17/82)

"Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalblerde olana şifa, inananlara doğruyu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir."(Yunus Suresi, 10/57) 

Kur'an-ı Kerim insanları küfrün, inkarın, isyanın, zulüm ve adaletsizliğin karanlığından imanın, hakka teslim olmanın, hak ve adaletle hükmetmenin aydınlığına çıkarmıştır.

Ahireti inkâr etmek ve bunun neticesinde âhİret sorum­luluğunu hissetmeden yaşamak, iman ve amelde sapma demektir. Kur'an, öncelik­le bu tehlikeli duruma karşı insanlara öğüt vermekte, onları aydınlatmaktadır. İkinci olarak, her bir insanın gönül dünyalarına hitap ederek oradaki manevî ve ahlâkî bo­zuklukları tedaviye yönelmekte, insanın iç dünyasını arındırmasını, doğru inanç ve güzel hasletler kazanmasını sağlayıcı hükümler getirmektedir. Üçüncü olarak, Kur'an'ın uyarı ve öğütlerini ciddiye alıp onun şifa verici hükümlerini benimseyen müminin doğru ve yanlışları görmesine, ebedî kurtuluşa yönelmesine ve hak yol­da yürümesine rehberlik etmekte; nihayet bu kemal derecelerini aşan müminlerin Allah'ın sevgi ve merhametini kazanmalarını sağlamaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm'in özellikle müminler için bir rehber ve rahmet olarak gösterilmesi, insanların Kur'an karşısındaki tavrıyla ilgilidir. Çünkü inatçı ve ön yargılı tavırlarıyla daha baştan doğru ve hayırlı olan şeylere kendilerini kapatanlar, nübüvvet ve vahiy nurundan yararlanamazlar; bu yüzden de özünde hidayet ve rahmet olan Kur'an bunlara fay­da sağlamaz.(Râzî, XVII, 116-117) Nitekim A'râf sûresinde,

"...Onların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da akılsızdırlar. İşte asıl gafiller onlardır."

buyurularak bu hususa açıklık getirilmiştir.(Kur'an Yolu, Diyanet Tefsiri, III/126-127)

Evet, insan Cenâb-ı Hakk'ın zâtını, sıfatlarını ancak Kur'an'ın ve Sünnet'in irşadıyla bilebilir. Nereden gelip, nereye gittiğini, dünyadaki görevinin ne olduğunu, gideceği ahiret âleminin mahiyetini, hakikatini ancak bu iki vesile ile anlayabilir. Hangi fiil ve hareketlerin, hangi hâl ve tavırların Cenâb-ı Hakk'ın rızasını, hangilerinin de gazabını gerektireceğini; neyin hak, neyin batıl ve neyin hata, neyin doğru olduğunu yine Allah'ın Kitabından ve Onun sevgili Peygamberinden (asm) öğrenecektir.

Bir insan, nelere, nasıl inanmakla iman dairesine gireceğini ve hangi amelleri işleyip nelerden çekinerek İslâm dairesinde kalacağını yine bu iki esastan, yâni Kur’an ve Sünnet'ten öğrenecektir.

Madem ki, bütün Müslümanların ölçüsü Kur'an ve Sünnet'tir, o halde bir Müslüman beşerî her inancı, her itikadı Kur'an'a ve onun birinci derecede tefsiri olan hadîs-i şeriflere göre değerlendirecektir.

Hakk'ı bulmanın, hakikate ermenin tek yolu, Kur'an'a iman ve onun gereği ile amel etmektir. Çünkü, Kur'an, insanlığı mutlak hayır ve hakikate sevk etmek için, bizzat Allah Teâlâ tarafından gönderilmiş mukaddes bir kitaptır.

Kur'an, insanları tefekküre teşvik etmiş ve bunun ölçülerini aklın eline vermiştir. İnsanlar ancak onun ders verdiği ölçülerle kâinat Kitabı'nı okuyabilmiş ve ondaki gizli hakikatleri keşfedebilmişlerdir. Güneş, madde âlemini aydınlattığı gibi, Kur'an da maneviyat âlemini aydınlatmak için nazil olmuştur.

Kur'ân-ı Kerim, imanın birinci rüknü olan “Allah'a iman”ı bizlere ders verdiği gibi, “melâikelere, semavî kitaplara, peygamberlere, ahirete, kadere (hayır ve şerri Onun yarattığına) iman” etmeyi de ders verir. Bir insan, ancak iman hakikatlerine Kur'an'ın bildirdiği gibi iman etmekle mümin olur.

Hem Kur'ân-ı Kerim, Allah Teâlâ'nın bütün emir ve yasaklarından ibaret olan İslâmîyet’i müminlere talim etmiştir. Bir mümin, bu emir ve yasaklara harfiyen uymakla kâmil bir Müslüman olur.

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an nelerden bahsediyor, hangi konuları ele alıyor? Hayata getirdiği prensipler nelerdir?

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 21-10-2010
2,740 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content