Kur'ân-ı Kerim'de "Kitap" Kavramı:
Kitap 'Ke-Te-Be' fiil kökünden türetilmiştir. Bu fiilin masdarı olan 'el-ketb', deriyi deriye veya bir tabakayı diğer tabakaya iple bağlamak demektir. Bu manâda 'ketebtii's-sekae torbayı bağladım' denilir. Terim olarak, 'harfleri birbirine yazıyla bitiştirmek' manâsına gelir. Bu bağlamda, 'harflerin sözle de birbirine bağlanması'na işaret eder. Bu bakımdan, ağızdan çıkan seslerin bir tertip halinde olması durumunda, bu seslere de 'kitap' denilebilir, yazılması şart değildir. Onun için, Allah'ın Kelâmı'na bu manâda yazılı olmasa da 'kitap' denilir. Çünkü, Kur'ân'da sürekli olarak geçen 'kitap' kelimesi, her zaman Kur'ân'ın yazılı şeklini ifade etmez; Allah'ın kelimelerinin bir düzen içinde birlik göstermesi, 'yazma' demektir.
Kâinat bütünüyle, Allah'ın, İlmindeki varlıklara Kader'in tecellisiyle şekil, zaman, görev... biçip, Kudreti'nin tecellisiyle de "ol" demesi neticesinde meydana gelen bir kelimeler bütünüdür. Bu manâda, kâinat bu kelimelerden oluşan bir kitap halini aldı. Kısaca, Allah'ın, ezelî İlminden meydana getirdiği Ana Kitap'ta hiç bir şey eksik bırakılmadı. (Aslında, kâinatın her an Allah tarafından yeniden veya sürekli yaratıldığı ve bu yaratmalar arasında bağ olduğu için bir devamlılık ortaya koyduğu bazı İslâm filozof ve ariflerince belirtilmiştir. Burada konunun anlaşılması için 'geçmiş zaman' kullandık, bunu 'geniş zaman'la da ifade ve her zamana teşmil edebiliriz.
"Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi bir ümmet olmasınlar. Biz Kitap'ta hiç bir şeyi eksik bırakmamışızdır." (En'am: 38)
"Mutlaka O'nun bilgisiyle düşen bir yaprak, yerin karanlıklarındaki bir tanecik, yaş ve kuru hiç bir şey yoktur ki, apaçık bir Kitap'ta bulunmuş olmasın." (En'am: 59)
Yaratılışla birlikte yazılan, hükmolunan her şey vakti gelince ortaya çıkar; kâinatın tümünde ne olup ne bitiyorsa, kesinlikle bu yazıya göre olup bitmektedir.
"Yerde ve kendi öz nefislerinizde başınıza bir şey gelmesin ki, Biz onu yaratmadan önce, bir Kitapta bulunmuş olmasın." (Hadid: 22)
Demek ki, Kitab'ın aslı, anası, kâinattaki her varlık ve meydana gelen her olayın Allah'ın İlm-i ezelîsindeki ilmî varlıklarından ibarettir. Kur'ân buna 'Kitap, Ümmü'l-Kitap, Levh-i Mahfuz, İmam-ı Mübîn' gibi adlar verir ki, hemen hemen hepsi de aynı manâdadır. Kâinat, bu Kitab'ın açılmış şeklidir; her geçen an, bu Kitap'tan bir kelime daha ortaya çıkar. Allah, insanlık tarihi boyunca zaman zaman bu Kitab'ı, insanlar arasından seçtiği elçileri vasıtasıyla harflerden oluşan kelimeler, kelimelerden oluşan âyetler ve âyetlerden oluşan sureler halinde gayet toplu olarak insanlara göndermiştir. Bu manâda, Tevrat, İncil, Kur'ân gibi İlâhi Kitaplar kâinatın sayfalara sığdırılmış toplu bir açıklamasıdır denebilir. Kâinattaki her şey, olmuş olacak her olay bu kitaplarda da öz ve toplu olarak vardır.
Şimdi, bu temel bilginin ışığında, Kitab'ın bu gerçek ve aslî manâsıyla ilgili olarak, diğer yan manâlarına da kısa bir göz atalım:
1. Kitap, yukarıda da belirttiğimiz gibi, yazılı sayfalar manâsına gelir: "Eğer sana kâğıt üzerine yazılı bir kitap indirmiş olsaydık da, onu elleriyle tutsalardı...'' (En'am: 7)
2. Kitap, önce dileyip, sonra meydana getirme manâsını da ihtiva eder: "Allah, 'ben ve elçilerim galip geleceğiz' diye yazdı." (Mücadele: 21)
3. Kitap, 'hükmetmek, farz kılmak' manâsına gelmektedir: "Yakınlığı olanlar (ülü'l-erham) Allah'ın Kitabı'nda birbirleri konusunda daha hak sahibidir." (Enfal: 75)
"Üzerinize oruç yazıldı." (Bakara: 183)
"Muhakkak namaz müminlerin üzerine vakitli olarak yazıldı." (Nisa: 103)
4. Kitap, 'kılmak, arasına katmak' manâsındadır: "Bizi şahitlerden yaz." (A. İmran: 53)
5. Kitap, 'Allah tarafından gönderilmiş bir delil' manâsına da gelmektedir: "İnsanlardan, Allah hakkında hiç bir ilmi, hidayeti ve nur saçan bir kitap olmadığı halde mücadele eden vardır." (Hacc: 8)
6. "Muhakkak onlardan bir grup vardır ki, Kitap'ta olmayan buseyi, siz Kitap'tan sunasınız diye dillerini Kitab'a eğip büker." (A. İmran: 78).
Bu âyette, birinci kitap, genel olarak Allah'ın Kitabı manâsındadır; yani, Levh-i Maflıuz, Ümmü'l-Kitap veya kâinat kitabı, ya da Kur'ân, Tevrat ve İncil gibi İlâhî Kitap manâsındadır.
İkinci kitap, âyet yahudilerle ilgili olduğu için Tevrat'ı kasdetmekte, yani, 'aslında Tevrat'ta olmadığı halde' denmektedir.
Üçüncü kitap ise, yahudilerin Allah'ın Kitabı, ya da Tevrat yerine kendi elleriyle yazdıkları ve "Kitabı elleriyle yazanların vay haline" (Bakara: 79) âyetinde ve benzer daha başka âyetlerde anlatılan kitaptır.
7. Kitap, 'yazma, yazışma, mektup' manâlarına da gelir: "Ellerinizin altında bulunanlardan yazışmayla (akd) yapmak isteyenlere, eğer kendilerinde bir hayr görürseniz yazışın." (Nur: 33).
"Bu mektubumu götür." (Neml: 28).
8. Kitap, Allah'ın hükümlerinin, 'ahkâm'in bütünü anlamında 'Şeriat' demektir.
9. Kitabın bir önemli manâsı daha vardır ki, insanların dünya hayatındaki amellerinin yazılmasından oluşmaktadır. Kur'ân'da "Söylediklerini yazacağız" (Meryem: 79) ve "Onun için Kıyamet günü bir kitap çıkarırız da, 'oku kitabı'nı (deriz)" (İsrâ: 13-14) buyurulmaktadır. İnsanlar kitaplarını 'Din Günü' dünya hayatındaki amellerine göre ya önlerinden, ya sağlarından, ya da sol ve arkalarından alacaklar ve öncüler, sağdakiler (Yemîn Ashabı) ve soldakiler (Şimal Ashabı) olmak üzere üçe ayrılacaklardır.
"Hayır hayır, muhakkak fâcirlerin kitabı siccindedir. Bilir misin siccin nedir? Açık, sağlam, yanlışsız, belirgin, rakamlı bir kitaptır... Hayır hayır, muhakkak iyilerin (ebrâr) kitabı ılliyindedir. Bilir misin ılliyyîn nedir? Açık, sağlam, yanlışsız, belirgin, damgalı, rakamlı bir kitap" (Mutaffifîn: 7-9,18-19) âyetleri bu konuda gerçekten dikkat çekicidir. İnsanların dünya hayatında kazandıkları, bir kitap halinde onların Âhiret'teki yerlerini, makamlarını hazırlamakta ve meydana getirmektedir; ya kat kat derinlikler, ya da kat kat yükseklikler meydana getirmektedir sahipleri için. İnsanların her sözü ve her davranışı harf harf ve kelime kelime Âhiret'teki makamlarını 'yazmakta', inşa etmektedir.
Kâinatı ve kâinattaki her türlü hadiseleri harfler ve kelimeler olarak ihtiva eden ve Allah'tan geldiği şekilde korunan son Kitap Kur'ân-ı Kerîm 'dir. Nitekim, Kur'ân'da 'Ana Kitab'ın Kur'ân'la eş manâda kullanıldığı âyetler çoktur:
"Bu apaçık Kitabın ayetleridir; muhakkak onu Arapça Kur'ân olarak indirdik." (Yusuf: 1-2)
"Bunlar Kuran'ın ve apaçık Kitabın âyetleridir." (Nemi: 1)
Kur'ân'da 'apaçık kitap' olarak geçen kitap, genel manâsıyla Kitap'tır. Bu Kitap'tan Allah'ın murad buyurduğu bilgiye sahip olanlar, göz açıp kapayıncaya kadar yüzlerce kilometrelik bir uzaklıktan herhangi bir nesneyi getirebilirler.
"Yanında Kitap'tan bir ilim bulunan kimse de, "sen gözünü yummadan ben onu sana getirebilirim" dedi." (Nemi: 40)
İlâhî kitaplar insanlara yol göstericidir, öncüdür, rahmettir, iman edenler için hidayet kaynağıdır. İnsanların ihtilâf ettikleri her konuda hükmün kendilerine göre verilmesi için gönderilmişlerdir. 'Mizan' ve 'demir' (otorite)le birlikte insanların hayatını düzenlemek üzere gönderilmişlerdir. İnsanların karanlıklardan ışığa, zulümden adalete ulaşmaları için gönderilmişlerdir. (Bakara: 213, Hadid: 25, İbrahim: 1, Nahl: 64, Ahkaf: 12)