Kur'an-ı Kerim ilk indiği günden beri mi tecvidli okunmaktadır, yoksa tecvid ilmi sonradan mı ortaya çıkmıştır?

 

Tecvid, her bir harfin hakkını vererek Kur'an-ı Kerim ayetlerini telaffuz etmek anlamını ifade eder. Tecvîd Kur'an'ın kelimeleri ve bu kelimeleri oluşturan harflerdir. Kur'an harflerinin durumunu söz konusu eden tecvid, Kur'an-ı Kerîm'i hatasız okumayı öğreten bir ilimdir. Buna göre tecvîdin gayesi, ilahî kelâmın okunuşunda, dili her türlü hatadan korumaktır.

Tecvîd ilmini bir çok âlim, kıraat ilminin bir parçası olarak değerlendirmişlerdir. Fakat tecvîd, Kur'an'ın Allah ve Resulünün isteğine göre okunması konusunda önemli bir rol üstlendiği için, ayrı bir bilim dalı olarak sayılması gerekli görülmüştür. Çünkü kıraat ilminin konusu Kur'an-ı Kerim'in kelimeleri, tecvîdinki ise, onun harfleridir.

Tecvdin gayesi, Yüce Allah'ın,

"Kur'an'ı açık açık, tane tane oku." (Müzemmil, 73/4)

buyruğunu gerçekleştirmektir. Buna göre Kur'an-ı Kerim, ağır ağır, harflerini belli ede ede, öyle ki, dinleyenlerin adeta harflerini sayabileceği şekilde okunmalıdır. Bu ayette Kur'an'ın güzel, ahenkli ve tane tane okunması, telaffuzu ve harflerin çıkış yerlerine uygun bir şekilde tilavet edilmesine dikkat çekilmektedir.

Kur'an Allah sözü olduğu için, indiği şekilde korunması ve böylece okunması gerekmektedir. Âlimlerin belirttiğine göre bu ayette Allah, Peygamberine Kur'an'ı tecvîd ile okumayı emretmiştir. Dolayısıyla bu emir, bütün Müslümanlar için de geçerlidir.

Kur'an-ı Kerim Allah katından lafız ve manasıyla birlikte inmiş olduğu için, Kur'an bütünlüğünü oluşturan lafız ve mana örgüsüne önem vermek gerekmektedir.

Kur'an-ı Kerim'in Arapça olması onun bu dilin özelliklerine göre okunmasını da gerekli kılmaktadır. Kur'an'ın belirli kurallara göre okunması gerektiğine göre, bu kuralların bir çeşit toplamı demek olan tecvîd de, Kur'an tilâvetinin ayrılmaz parçası durumundadır.

Hz. Peygamber (asm), Kur'an'ın tecvîdle okunmasına büyük önem vermiş ve böyle okuyanları da takdirle karşılayarak bu kimselere iltifatta bulunmuştur. Meselâ, Kur'an'ı güzel okuma konusunda ün yapmış bir sahabe olan İbn Mes'ud için;

"Kim Kur'an'ı ilk indiği şekilde okumayı severse, İbn Mes'ud'un kıraatini okusun." (İbn Mâce, Mukaddime, 11, I, 49, no: 138).

buyurmuşlardır. Hz. Peygamber (asm), tecvîdle okumayı emrederken, tecvîde uyulmadan okumayı da yasaklamıştır. Nitekim bu konuda;

"Nice Kur'an okuyanlar vardır ki, Kur'an onlara lânet eder." (Muhammed Mekkî, Nihâyetü'l-Kavli'l-Müfîd, 8)

demişlerdir. İbn Mes'ud'un "Kur'an'ı tecvîd ile okuyun, güzel seslerle onu süsleyin ve Arapça kurallara uygun olarak okuyun." (İbnü'l-Cezerî, en-Neşr fî Kıraati'l-Aşr, I, 210) şeklindeki sözleri de tecvîde uyma konusunda sahabenin titizliğini göstermesi açısından önemlidir.

Özetle söylenecek olursa; tecvîdin konusu, Kur'an kelimelerini oluşturan harfler; gayesi de, Kur'an-ı Kerîm'i hatasız ve güzel bir şekilde okumaktır. (Bu konuda daha geniş bilgi için bk. İsmail Karaçam, Kur'an-ı Kerim 'in Faziletleri ve Okunma Kaideleri, 173-185).

Tecvid bilmeyen bir kişinin Kur'an-ı Kerim ve duaları okuması caiz olduğu gibi, Kur'an-ı Kerimi ve namaz dualarını tecvitli okumamak namazı bozmaz.

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 25-05-2012
3,292 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content