Dış siyaset konusunda Müslümanlar arasında görüş ayrılığı olabiliyor. Bu gayet normaldir. Fikir hürriyeti içerisinde anlayışla karşılanmalıdır. Ama bazen, bu tip tartışmalarda ölçü kaçıyor. Adam, mesela, Natoyu savunan bir Müslümanı hemen küfre girmekle itham ediyor. tekfire yelteniyor. 'Sen bu görüşünle Hıristiyanları desteklemiş oldun ve küfre girdin' diyebiliyor. Bu yanlışını düzeltmeye kalktığınızda, Kur'an-ı Kerim'de, 'Yahudileri ve Nasranîleri dost edinmeyin!' buyurulmuyor mu? diye size çıkışıyor.
Bu âyet-i kerimeyi yanlış değerlendirerek Hıristiyan âlemiyle yapılan askeri paktlara ve ticarî anlaşmalara karşı çıkan bir takım çevrelere Bediüzzaman hazretlerinin verdiği cevabın bir bölümü şöyledir:
'Onlarla dost olmamız, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir. Ve her saadet-i dünyeviyenin esası olan asayişi muhafazadır. İşte şu dostluk, kat'iyyen nehy-i Kur'anîde dâhil değildir.'
Münazarat
Bu ifadelerde, Hıristiyan dünyasında ortaya çıkan teknik gelişmeleri, fennî buluşları almanın, iktibas etmenin bu ayetin yasağına girmediğine işaret edilmekle birlikte, dünya saadetinin esasının asayiş olduğu, asayişi korumak için onlarla anlaşmalar yapmanın da yine bu ayetle yasaklanmış olamayacağı nazara veriliyor.
Konunun devamında, bu ayet-i kerimeyle Yahudileri ve Hıristiyanları 'Yahudilikleri ve Hıristiyanlıkları cihetiyle' sevmenin yasaklanmış olduğuna dikkat çekiliyor. Ve harika bir misal veriliyor:
'Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin.' Yâni, bir Müslüman'ın ehl-i kitaptan, meselâ Hıristiyan bir hanımı olsa, onu hanımı olduğu için sevecek, ama onun Hıristiyanlığına muhabbet etmeyecektir.
İşte bu ince ölçüden mahrumiyet bize çok pahalıya mâl oluyor...
işte bu zamanda kuranı bize en mükemmel bir şekilde anlatan ve ayetlerdeki inceliği bize bilimsel olarak aklımıza ve hayatımıza en mukemmel bir metodla anlatan tarif eden o büyük allah dostu bediüzzaman hz. bu ayettede yine ne kadar ince ve derin bir manayı bir satırla tarif ediyor Allah senden razi olsun ey büyük üstad