“Rabbim! doğrusu şeytân bana yorgunluk/sıkıntı ve azâp verdi...” (Sad, 38/41) mealindeki ayette yer alan “Nusb” kelimesi, bedeninde meydana gelen hastalığı, yorgunluk ve bitkinliği, “Azab” kelimesi ise, çocuklarını ve servetini kaybetmekten duyduğu sıkıntı ve üzüntüyü ifade etmektedir.(Razî, İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri). Razi’ye göre, “Nusub” kelimesi, Hz. Eyyûb (as)'ın çocuklarını ve servetini kaybetmekten duyduğu sıkıntı ve üzüntüyü, “Azab” kelimesi ise, bedeninde meydana gelen hastalığı, yorgunluk ve bitkinliği ifade etmektedir.(Razî, ilgili ayetin tefsiri).
Ayette, Hz. Eyyub (as), gerek bedenindeki hastalıktan ötürü hissettiği şiddetli yorgunluk, ıstırap ve acıyı, gerek çocukları ve servetini kaybetmekten duyduğu sıkıntı ve üzüntüyü şeytana nispet etmiştir. Bu konuda şunları söyleyebiliriz:
Allah, Eyyub (as) kulunu çok zorlu bir imtihanla test etmek istedi. Mal, evlat ve bedeninde meydana gelen acılar, sıkıntılar, üzüntüler öyle bir raddeye vardı ki, şeytan bu ortamı müsait bir zemin olarak görmüş ve ikide bir Hz. Eyyub (as)’a “Sen bunları hak etmedin, gece gündüz yaptığın ibadet ve kulluk, yerine getirdiğin nübüvvet ve tebliğ, yaptığın hayır ve hasenat mükâfatı bu olmamalıydı...” gibi vesveselerle onu Allah’a karşı -bir beşer olarak- suizanna sevk etmek ve bir küskünlük halini aşılamaya çalışıyordu. Hatta Hz. Eyyub (as)’dan bu konuda istediğini koparamayacağını görünce, bu vesveseleri hizmetinde olan hanımına da telkin etmeye çalıştı.(a.g.e).
Buna göre, burada iki ihtimal ön plana çıkmaktadır. Birisi, Hz. Eyyub (as), şeytanın bizzat kendisine verdiği vesveselerden dolayı Allah’a şikâyet etmektedir. İkincisi, hanımına verdiği vesveselerden ötürü böyle bir şikâyette bulunmuştur. Kaynakların bildirdiğine göre, şeytan hanımına gidip “Eğer senin eşin benden yardım dilerse onun iyileşmesine katkıda bulunurum.” demiş, o da bunu eşine aktarmıştır. Bunun üzerine Hz. Eyyub (as): “Rabbim! Doğrusu şeytân bana yorgunluk/sıkıntı ve azâp verdi.” diyerek Rabbine yalvarmıştı. Hatta Hz. Eyyub (as) hanımını döveceğine dair yaptığı yeminin sebebi de budur.(bk. a.g.e). “Bir de ona: “Eline bir demet sap al, onunla vur! Yemininden dönen durumuna düşme!” dedik. Doğrusu Biz onu pek sabırlı bulduk. Ne güzel kuldu o! O, gerçekten Allah’a yönelirdi." (Sad, 38/44) mealindeki ayetin ifadesi bu ihtimali desteklemektedir.
Hz. Eyyub (as)’ın -şeytanın bizzat kendisine verdiği vesveselerden dolayı Allah’a şikâyet ettiği ihtimali ise şöyle değerlendirilebilir: Şeytanın bu nevi vesveselerine bir insan olarak peygamberlerin de maruz kalmaları mümkündür. Önemli olan şeytanın bu telkinlerine kapılmamaktır ki, peygamberlerin buna kapılması söz konusu değildir. Bu tür vesveselerin iman olgusuna ters düşen bir yönü de yoktur.
Nitekim Hz. Yusuf (as) da bu tür bir vesveseden Allah’a yalvarmıştı: “Ya Rabbî!” dedi, “Zindan, bu kadınların beni dâvet ettikleri o işten daha iyidir. Eğer sen onların fendini benden uzaklaştırmazsan, onlara meyledip cahilce davrananlardan olabilirim.”(Yususf, 12/33).
Hz. Peygamber Efendimiz (asv)'in şu duası da bu vesvesenin varlığına işaret etmektedir:
“Allah’ım! Tembellikten, aşırı yaşlanmaktan, sinenin fitnesinden (göğüsteki fitneden) ve kabir azabından sanan sığınırım.”(Zevaid, 10/143).
İlave bilgiler için tıklayınız.
Vesvese ve nedenleri hakkında bilgi verir misiniz?