Tefsirciler, bu surenin belli birkaç kâfir için hususî indiğini söylüyorlar. Demek ki bu ifade herkese "sizin dininiz size bizim ki bize" demiyor, yalnız birkaç kişiyi muhatap alıyor. Bu sebeple, bu ifadeyi evrenselliğe zıt bir şekilde mütalaa etmek isabetli değildir.
Faraza bunu genel bir ifade kabul etsek bile, “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” cümlesini Kur’an’ın ve sünnetin açıkça evrensel olan hükümlerine ters düşmeyecek şekilde anlamak gerekir. “Biz seni bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.”(Sebe, 34/28) mealindeki ayette bu gerçek açık olarak bildirilmiştir.
Peygamberimiz (a.s.m) de “Ben bütün insanlara peygamber olarak gönderildim.” buyurdu.(bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri).
O halde, “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” cümlesi, İslam dininin evrensel olma iddiasında olmadığını gösteren bir ifade olmaktan ziyade, bütün insanlığa hitap eden İslam’ın insanları zorla değil, özgür iradeleriyle tercih yapmalarına imkân veren hürriyet-perver bir din olduğunun göstergesidir.
Öyle anlaşılıyor ki, “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” cümlesini, “Dinde zorlama yoktur.”(Bakara, 2/256), “Dileyen iman etsin, dileyen küfre girsin.”(Kehf, 18/29) mealindeki ayetlerin bir başka ifadesi olarak görmek en isabetli bir algılama olacaktır.