Kur'an-ı Kerim'de kafirlere mühlet verilmesinin hikmetleri anlatılır. Bunlardan biri onların imana gelmesine fırsat tanımaktır. Nitekim şu ayetler bunu açıklamaktadır:
"O müşrikler kendilerine mühlet verilmesine aldanmasınlar. Daha öncekilere de böyle fırsat verilmişti. Ne zaman ki peygamberler, toplumlarının imana gelmelerinden ümitlerini kesecek raddeye gelirler ve toplumları da peygamberlerinin kendilerini aldattığı zannına kapılırlar, işte o zaman onlara yardımımız ulaşır, inkârcılar helâk olur, dilediğimiz kimseler kurtulur. Çünkü (uzun vâdede) cezamız, suçlu toplumlardan hiçbir surette geri çevirilmez." (Yasin, 36/110)
"Senden önce de nice peygamberlerle alay edildi. Fakat Ben, o kâfirlere akıllarını başlarına toplamaları için bir süre mühlet verdim. Ama onlar akıllanmayınca sonra da onları azabımla kıskıvrak yakaladım, cezam nasılmış, gördüler." (Ra’d, 13/32)
Al-i İmran Suresi 178. ayette geçen konuyu öncesiyle beraber değerlendirmek gerekir. Öncelikle kafirlerin yaptıklarının başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere müminleri üzmemesi gerektiği hatırlatılır. Bundan sonra da "onların hakettikleri cezalarını hemen görmemesi, sanmayın ki onların lehinedir. Bu onların azabını daha da artırmaktan başka bir şey değildir", denilerek müminler teselli ediliyor. Bu açıdan her ayeti kendi makamında değelendirmek gerekir:
"Küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, Allah'a hiç bir şekilde zarar veremezler. Allah onlara ahirette bir pay vermemek istiyor. Onlar için büyük bir azap vardır."
"İman karşılığında inkarı satın alanlar Allah'a hiç bir zarar veremezler. Onlar için acı bir azap vardır."
"Kâfirler, kendilerine mühlet vermemizin, şahısları için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara bu mühleti, ancak günahlarını artırsınlar diye veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır." (Al-i İmran, 3/176-178)