Evvela, Kur’an’da -insanların heva ve hevesleri değil- Allah’ın sonsuz ilim ve hikmeti hâkimdir. Allah neyi nazara vereceğini, insanlar için neyin faydalı olduğunu en iyi bilendir.
Kur’an’ın en temel maksadı, Allah’ın birliğini, Hz. Peygamberin nübüvvetini, haşrin varlığnıı ispat etmek ve insanlık camiasında adalet ve kulluğu tesis etmektir. Kur’an’da yer alan diğer bütün hususlar bu maksatlara hizmet etmek üzere söz konusudur.
Delil iddiadan daha açık olmalıdır ki, muhataplar için ikna edici olsun. Kur’an’da fen bilimlerinin bahsettiği gibi, fenni bilgilerden detaylı bir şekilde bahsetmemesinin hikmeti budur. Eğer Kur’an 15 asır önce bu günkü fizik, astronomi, kimya, coğrafyanın meselelerini söz konusu etseydi, delil davadan daha kapalı olurdu ki, bu belagat açısından mantıkî bir üslup olmaktan çıkardı. Kutuplar konusu da buna dahildir.
Bununla beraber, Kur’an’da kutuplara da işaret eden ayetler olduğu gibi, hadis-i şerifte de bu konuda bilgiler vardır.
Niyazi Beki’nin Rahman suresi tefsirindeki şu bilgileri alıntılamakta fayda görmekteyiz:
“(O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.”(Rhaman, 55/17)
Ayetteki "iki doğu-iki batı" ifadesi, birden çok gerçeğe işaret etmektedir:
a) Yukarıda geçen "Güneş ve Ay, bir hesap iledir." ayetinden anlaşılacağı gibi, “Güneş ve Ay’ın doğu ve batıları” demektir. (krş el-Hazin, VI/139; el-Alûsî, XXVI/105)
b) “Yaz ve kış mevsimlerinde günlerin uzayıp kısalmalarına göre doğular ve batılar” demektir. (ez-Zemahşerî, IV/445; el-Beydavî, VI/139)
Buna göre, ayette mevsimlerin her iki tarafı zikredilmiş ve bu iki uç kısımlar arasındaki her günkü doğu ve batı mefhumu insanların aklına havale edilmiştir. "Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun!" (Mearic, 70/40) ayetinde ise doğu ve batı keli¬meleri çoğul kullanılarak her günkü durumlarına işaret edilmiştir.
c) Yer’in küre şeklinde yuvarlak olması sebebiyle her yarım küre parçasına göre bir doğu, bir de batıya işaret edilmiştir. Buna göre, ayet, Dünya’nın yuvarlak olduğuna da delâlet etmektedir. Bunda doğu kabul edilen bir nokta aynı zamanda batı, batı kabul edilen bir nokta ise aynı zamanda doğu kabul edilir. (krş. İbn Aşur, XXVI/247; Yazır, VII/370-371)
d) Şafağın doğuşu ile güneşin doğuşu, güneşin batışı ile şafağın batışı... Bu görüş, İbn Abbas'a izafe edilmiştir. (krş. el-Alûsî, XXVI/105)
Bunu şöyle açıklamak mümkündür:
Yerküre’den çok büyük olan Güneş’in ışınları, Yerküre’nin kendisine dönük olan yüzüne isabet ettiğinde o taraf gündüz olur. Güneş ışınları, aynı zamanda Yerküre’nin iki yanından geçer gider. Bundan dolayı kürenin iki yanı, ışınların oraya tam isabet etmemesinden dolayı yarı aydınlık hâlde kalır. Yerküre’nin Güneş ışınlarına dönük olmayan kısmının ortaları ise tam karanlıktır. Neticede, yuvarlağımsı biçimde olan Yerküre’de tam aydınlık ve az aydınlık, tam karanlık ve az karanlık şeklinde bölümler ortaya çıkar. Böylece iki aydınlık ve iki karanlık meydana gelir ki iki doğu ile iki batı manası da anlaşılmış olur. (krş. Eminoğlu, Kur'an Işığında Kâinat, s. 88) Kur’an’ın bu ifadesinden altı ay gündüz, altı ay gece olan kutup yerlerini anlamak da mümkündür.
Deccal hadisi olarak bilinen hadiste Hz. Peygamber, “Deccal yeryüzünde 40 gün kalacaktır. Bu kırk günün bir günü bir yıl, bir günü bir ay, bir günü bir hafta, diğer günleri ise normal günleriniz gibi olacaktır.” diye buyurmuştur. (Müslim, Kitabu’l-Fiten ve Eşrâtu’s-Sâat, 20)
Bilindiği üzere, Kuzey kutup bölgesinde bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Güneye doğru gelinse bir ay güneşin batmadığı yerler görülür. Güneye doğru ilerledikçe, bir hafta boyunca güneşin batmadığı yerler görülecektir.