Furkan suresinin 45. ve 46. ayetlerinde bahsi geçen "gölgenin biz"e çekilmesi" ile ne ifade edilmektedir? Biz ifadesi Allah’ı ifade ediyorsa Allah gölgeyi kendisine mi çekmektedir?

İlgili ayetlerin meali şöyledir: “Bakmaz mısın Rabbin gölgeyi nasıl uzatıyor? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş’i ona delil kılıyoruz? Sonra da nasıl tutup onu azar azar Bize/Kendimize doğru dilediğimiz yere alıyoruz.” (Furkan, 45-46)

Bu ayette meal olarak yer alan “bize/kendimize” sözcüğü hakiki değil mecaz bir ifade olup birbirine yakın olan şu manalara gelmektedir:

a. Gölgenin doğuşu gibi batışının da, varlığı gibi yokluğunun da Allah’ın elinde olduğunu ifade eder. Gölgeyi yaratan, onu ortaya çıkaran Allah olduğu gibi, onu izale eden, ortadan kaldıran da Allah’tır. (krş. Ebu’s-Suud, Şevkanî, ilgili ayetlerin tefsiri)

b. “Onu bize/kendimize doğru çekeriz” manasındaki ifade, Allah’ın kudret eline işaret etmek içindir. Yani, gölgenin ortadan kalkması, bir tesadüf eseri değil, Allah’ın eliyle, onun kudret ve iradesiyledir. (krş. Beyzavî, ilgili ayetin tefsiri)

c. Ayette -meal olarak- yer alan “bize/kendimize doğru”dan maksat, bizim irade ettiğimiz yere doğru demektir. (bk. Nesefî, ilgili ayetin tefsiri)

d. Ayette, belagatın önemli bir bedii sanatı olan istiare-i mekniye vardır. Yani, benzetme yoluyla tamsilî bir ifade söz konusudur. Şöyle ki, bir ipin uzatılıp, kısaltılması, öne doğru serilip geri sarılması olayı, bu iki farklı eylemi gerçekleştiren bir elin varlığını gösterdiği gibi, gölge ipinin de uzatılması ve sonra kısaltılması daperde arkasında Allah’ın kudret elinin varlığına işaret etmek üzere, hayaline gözüne böyle bir tasvir yapılmıştır. (krş. İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

e. Bu ifadeden maksat, her şey gibi gölgenin de dönüşü Allah’a it olduğunu vurgulamaktır. Nitekim “Bütün işlerin sonu Allah’a raci olur. Kararlar onun divanından çıkar.” (Lokman, 31/22) mealindeki ayette de “İlellah=Allah’a” tabiri kullanılmıştır ve bununla ona -haşa- mekân tayin etmek değil, bilakis her şeyin yaratıcısı, idarecisi ve rabbi  O olduğuna işaret edilmiştir.

Yine, “Sabırlılar o kimselerdir ki başlarına musîbet geldiğinde, “Biz Allah’a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O’na döneceğiz” derler.” (Bakara, 2/156) mealindeki ayette de “ileyhi râciûn=O’na döneceğiz” ifadesi kullanılmış ve bununla -keyfiyeti bizce meçhul bir şekilde, zaman ve mekândan münezzeh olan Allah’ın manevî huzuruna  varılacağına işaret edilmiştir. Zira her şey gibi insanın akıbeti, sonu Allah’a racidir ve isim ve sıfatlarının makarr-ı saltanatına döner.

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 23-11-2012
1,339 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content