Fatır suresi 11. ayette "Herhangi bir canlının ömrünün uzaması veya kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır." buyurulur. Buna göre ömrün uzaması ve kısalmasını izah edebilir misiniz?

İlgili ayetin meali şöyldir:

"Allah sizi topraktan, sonra nutfeden yarattı. Sonra da sizi eşler kıldı. O'nun bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalır ne doğurur. Bir canlının ömrünün uzun olması da kısa tutulması da mutlaka yazgıya uygun olarak gerçekleşir. Kuşkusuz bunlar Allah için kolaydır." (Fatır Suresi, 35/11)

 

Bu ayette bir taraftan Cenâb-ı Hakk'ın yaratıcılık sıfatma değinilirken, diğer taraftan da O'nun bütün yaratılmışlara ait ayrıntıların bilgisine sahip olduğu belirtilmektedir. Bu çerçevede, bir dişinin gebe kalması ve doğurması yani yeni bir canimin dünyaya gelmesinden her bir canlının ömrünün ne kadar olduğuna kadar evrende olup biten bütün olaylar ve incelikleri O'nun nezdinde malumdur. Bir insanın ömrü uzun da tutulsa kısa da tutulsa, bir kimsenin ömrü diğerine göre uzun da olsa kısa da olsa, bu tesadüfe yahut kendiliğinden oluşa değil Allah'ın iradesine bağlıdır; bu irade değişmemek üzere levh-İ mahfuz diye bilinen özel bir kayıt sistemine de bağlanmıştır.

Merhum Elmalılı ayetin ilgili yerine "Kendisine ömür verilenin de ömrünün uzatılması da, ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır." şeklinde meal verir. Ve şöyle tefsir eder: Ne yaşatılana ömür verilmesi ne de ömründen eksiltilmesi, yani doğmadan ölmesi veya az yaşaması veya yaşadıkça ömrünün tükenmesi olmaz ki herhalde bir kitapta yazılı olmasın, yani hiçbirisi gelişi güzel bir tesadüf ile değil, herbiri mutlaka ilahi ilimde takdir edilmiş ve levh-i mahfuzda yazılmış olarak meydana gelir. Bu kadar parçalar nasıl bilinir diye uzak görmemelidir. Çünkü o, Allah'a göre kolaydır. Onun için O'na göre öldükten sonra diriltmek de kolaydır. (bk. Elmalılı, Hak Dini, ilgili ayetin tefsiri)

Âyetin "Bir canlının ömrünün uzun olması da kısa tutulması da mutlaka yazgıya uygun olarak gerçekleşir" şeklinde çevrilen kısmı için şu yorumlar da yapılmıştır:

a) Herkesin ömrünün ne kadar olacağı tamı tamına kayıtlı olduğu gîbi bunun yaşanan her günü, ayı, senesi de kaydedilmektedir. Bu cümlenin "ömründen eksilen, eksiltilen" anlamına gelen ikinci kısmından maksat işte ömrün bu bölümü yani yaşanan ve bu yönde kayda geçirilen miktarıdır; "verilen ömür" anlamına gelen ikinci kısmından maksat ise ömrün kalan bölümüdür.

b) Bu cümle "Bir canlının ömrünün uzatılması da kısaltılması da mutlaka yazılıdır" anlamına gelmektedir. Hadislerde belirtildiği üzere bazı sebeplerle ömür uzatılabilir veya kısaltılabilir; ama bu da Allah'ın iradesiyle olmaktadır ve O'nun ezelî ilminde mevcuttur (bir kitapta kayıtlıdır). Allah'ın bildikleri insanlar tarafından bilinmediğinden, bu durum dünya hayatının sınav düzenini ve kişinin sorumluluğunu etkilemez. (bk. Diyanet, Kuran Yolu, ilgili ayetin tefsiri)

Cenâb-ı Hak ruhları yarattıktan sonra, kim­lerin bir hastalık, kimlerin de bir kaza neticesi öleceğini tesbit edip Ana Kitab'a yazmıştır. O'nun ilmi yanılmaz, tesbiti hatâ yapmaz. O halde insa­nın dünyaya gelme vaktini, ömrünün uzunluk ve kısalığını takdîr eden Al­lah'tır. Şüphesiz bu takdîr mevcut ortam ve şartların doğuracağı sonuçla­ra göredir, yani ilim malûmata bağlı kalarak neticeleri tesbit eder. Artık bunun şaşması, değişmesi söz konusu değildir.

Hısımlarla olumlu ilgi kurmanın ve iyilikte bulunup sadaka vermenin ömrü uzatacağıyla ilgili hadîs­lere gelince: Aynı tesbitin çerçevesinde bulunmaktadır. Öyle ki: Cenâb-ı Hak, ruhları yarattıktan sonra onlardan kimlerin dünya hayatında sadaka verip iyilikte bulunacağını, kimlerin akrabasıyla sıcak ilgi kurup dayanış­masını sürdüreceğini; kimlerin de bunları yapmayıp ömrünü kısaltacak bir­takım yanlış ve tehlikeli yollara gireceğini çok iyi bilip tesbit ettiğinden, eceli ona göre takdîr etmiştir. (Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, ilgili ayetin tefsiri)

Sadaka ile ömrün uzaması ecelin değişmesi anlamına mı gelir, sorusunun cevabı için tıklayınız...

İnsanoğlunun ömrünü uzatma çabaları konusunda bilgi için tıklayınız.

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 23-10-2009
3,375 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content