İlgili ayetin meali şöyledir:
“Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun âyetleri okununca bu, onların imanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar.”
Ayette geçen ve “ürperir” şeklinde meal verilen kelime “Vecilet” tir. Bu kelimenin sözlük anlamı korkmak, ürpermektir. Türkçe’de “titremek, ürpermek” kelimeleri de korkmayı ifade etmek üzere kullanılır. Korktuğumuz bir olay karşısında “ürperdim” deriz.
Bazı tefsirlerde bu kelimenin iki manasının olduğu belirtilmiştir: korkmak, incelmek.(Maverdî, ilgili ayetin tefsiri).
Allah’tan korkmak demek, Allah’ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmak demektir. Bu emir ve yasakları çiğneyen kimsenin “Ben Allah’tan korkarım, Onun ismi anıldığı zaman kalbim ürperir.” demesi bir değer ifade etmez. Bu sebepledir ki, hemen hemen bütün tefsir kaynaklarında bu ayete mana verilirken şu husus vurgulanmıştır:
“Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki Allah’tan korkarlar, O’nun bütün emirlerini yerine getirir ve yasaklarından sakınırlar, hükümlerine karşı boyun eğerler…” (misal olarak bk. Taberî, Razî, İbn Kesir, Alusî)
Allah’tan korkmak -genel olarak- iki şekilde meydana gelir; Allah’ın azabından korkmak; Allah’ın celalinden, heybetinden, azametinden, mehabetinden korkmak.(Razî, a.g.e).
Buna göre denilebilir ki, ayette yer alan “vecilet” kelimesinden anlaşılan korkunun değişik mertebeleri vardır. Hafif bir ürpertiden tutun, ta maddî kalbin nabızlarının sıkça arttığı, bir heyecan, bir hacelan hissettiği, bir hafakan yaşadığı dereceye kadar basamakları vardır. Bunun için bu halet-i ruhiyeyi her zaman çok net bir şekilde hissetmek mümkün olmayabilir, fakat Allah’a karşı hissedilen saygıda kendini gösterir. Bu da emir ve yasakları yerine getirmekle ortaya çıkar.
Bu ayetin ardından namaz ve zekât görevlerinin yerine getirilmesine yer verilmesi, gerçek imanın boyutunu ortaya koymak açısından önemlidir. İlgili ayetlerin meallerini bir arada görmekte fayda vardır:
“Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun âyetleri okununca bu, onların imanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar. Namazı hakkıyla ifa edip kendilerine nasip ettiğimiz mallardan hayırlı işlerde harcarlar. İşte gerçek müminler onlardır. Onlara Rablerinin nezdinde, cennette yüksek dereceler, mağfiret ve kıymetli bir nasip vardır”(Enfal, 8/2-4).
Görüldüğü gibi, bu ayetlerde hakîkî müminlerin vasıfları iki ana temelde ele alınmıştır. Bunlardan “korkmak / ürpermek, imanlarında samimî ve ihlaslı olmak ve Allah’a tevekkül etmek/güvenip dayanmak” kalbî amelleri teşkil etmekte; “namaz kılmak, zekât ve sadaka gibi malî harcamalarda bulunmak” zahirî amelleri temsil etmektedir. (Nesefî, ilgili ayetin tefsiri). Hakikî mümin bu iki cenahıyla iki kanatlı bir kuş gibi cennet saraylarına konmak üzere uçmaya hazır kimse demektir.