"Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak."(Müddessir, 74/11)
Müfessirler bu âyetlerin Mekkeli müşrik Velîd b. Mugîre hakkında indiğini rivayet etmişlerdir. Çünkü Velîd, Kureyş'in ileri gelenlerinden olup çok sayıda oğulları vardı ve oldukça zengindi; buna rağmen Allah'ın kendisine lütfettiği nimetlere şükredecek yerde hem Allah'a hem de Peygamber (asv)'e karşı nankörlük etmiş, İslâm'ı boğmak isteyenlere öncülük edenlerden olmuştu.
Allah Teâlâ'nın "Tek olarak yarattığım şahsı bana bırak." mealindeki buyruğu iki türlü yorumlanmıştır: a) Anasının karnında aciz ve tek başına bir durumda yarattığım o şahsı bana bırak, senin onunla uğraşmana gerek yok, ben onun cezasını veririm, b) Beni tek başıma onunla baş başa bırak; ben onun hakkından gelir ve gereken cezayı veririm.(bk. Şevkânî, ilgili ayetin tefsiri)
Âyet, Velîd b, Muğîre hakkında inmiş olsa da amacı genel olup şu mesajı vermektedir:
Nimete karşı şükretmek, nimet sahibine minnettar olmak en yalın ahlâkî ödevlerden biri, akıl ve adalet gereğidir. Sıradan birinin alelade yardım ve iyiliğine bile minnettar olup teşekkür ederken varlığımızı, hayatımızı, sahip olduğumuz, yararlandığımız her türlü maddî ve manevî nimet ve imkânları lütfeden Allah'a minnettar olmamak, şükretmemek, ibadet ve itaat etmemek büyük bir nankörlüktür; özellikle Allah'ın varlığını ve birliğini tanımamaktan da öte giderek inkâr, şirk ve zulüm hareketlerine öncülük etmek bütün nankörlüklerin ve haksızlıkların en ağırı, en vahimidir. Kendisine verilen nimetleri unutup nankörlük ve zulmedenlerin hakkından Rabbimiz gelir. Rabbimiz zalime mühlet verir ama asla ihmal etmez. (bk. Kur'an Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)
Ayette geçen ve "tek olarak" mânâsına gelen "vahid" kelimesi, hem yaratanın hem de yaratılanın durumunu gösterebilir. Yani "benimle bırak, hiçbir ortağım olmadığı halde tek başıma yarattığım o kimseyi" yahut "kendisini tek başına, hiç kimsesi olmadığı halde yapayalnız yarattığım o kimseyi" demek de olabilir. Bu mânâ "Andolsun sizi ilk defa nasıl yaratmışsak, onun gibi yapayalnız ve teker teker huzurumuza gelirsiniz."(En'âm, 6/94) buyrulduğu üzere her kişi hakkında geçerli olur. Bununla kıyametin de, yaratılış gibi özellikle her fert için ayrı bir safhasının olduğuna işaret edilmiş demektir.
Âyetin özel bir olay ve şahısla ilgili olarak inmesi, hüküm ve uyarmanın vasıflara göre genel olmasına engel de değildir. (bk. Elmalılı Hamdi, Hak Dini, ilgili ayetin tefsiri)