Bakara suresi 38´inci ayette geçen havfün (korku), 40. ayetteki ferhabûn (korkun), 41. ayetteki fettegûn, 45. ayetteki hâşiîn (Allah´tan içi titreyerek korkanlara ağır gelmez) kelimelerindeki korkuların arasında ne tür bir fark vardır?

HAVF: Bazı karinelerin işaretiyle, hoş olmayan bir şeyle karşılaşmasının beklentisinden meydana gelen korku, endişe.(Ragıb, Müfredat, ilgili madde)

“Artık ne zaman Ben’den size doğru yolu gösteren rehber gelir de kim ona uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de.”(Bakara, 2/38)

mealindeki ayette yer alan HAVF, her iman edenin kıyamet günü karşılaşmasından endişe ettiği azap korkusu, sıkıntı endişesidir.

RUHB / REHBET: Duyulan korkunun yanında, ıstırap-sıkıntı çekmek ve ondan uzak durmaya çalışmak manasına gelir.(a.g.e, ilgili madde)

“Ey İsrail’in evlatları! Hatırlayın ve düşünün size ihsan ettiğim nimetimi! Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki Ben de size karşı ahdimi yerine getireyim.”(Bakara,2/40)

mealindeki ayette bu mana hâkimdir. Burada söz konusu edilen “yalnız Ben’den korkun” manası,”yalnız benden çekinin, yalnız benim gazabıma uğramaktan sakının ve azabımdan korunmaya bakın...” şeklinde anlaşılabilir.

TAKVA: Vikaye kökünden gelen bir kelimedir. Vikaye, zararlı şeylerden korunma manasına gelir.

"Sizin yanınızda bulunan Tevrat’ı tasdik etmek üzere indirdiğim Kur’ân’a iman edin, onu inkâr edenlerin başını siz çekmeyin. Âyetlerimi az bir fiyatla, yani dünya menfaati karşılığında satmayın. Asıl benden korkun / Bana karşı gelmekten sakının.”(Bakara, 2/41)

mealindeki ayette takva bu manada kullanılmıştır. Bu ayette söz konusu edilen “Asıl benden korkun / Bana karşı gelmekten sakının” mealindeki “FETTEKÛN”  ifadesi, sadece korkmayı, sadece karşı gelmekten sakınmayı değil, aynı zamanda “Allah’a karşı gelmekten sakınarak kendilerini azaptan korumayı” da ihtiva etmektedir.

HUŞÛ’:  Kalbin  ürpermesi; derin saygı duyması; kalbin ürpermesinden ötürü bedenin sakinleşmesi manasına gelir(bk. a.g.e, ilgili yer).

“Sabır göstererek, namazı vesile ederek Allah’tan yardım dileyin! Gerçi bu çok zor bir iştir, fakat içi saygı ile ürperenlere değil.”(Bakara, 2/45)

mealindeki ayette, huşû’ kalbin bir eylemi olarak zikredilmiş ve bu sebeple, ayette yer alan “HÂŞİÛN” kelimesine “içi saygı ile ürperenler” manası verilmiştir.

“Onlar namazlarında tam bir HUŞÛ’ içindedirler.”(Müminûn, 23/2)

mealindeki ayette yer alan “HÂŞİÛN” kelimesi her iki manayı da içinde barındırmaktadır. Buna göre ayetin açıklamalı meali şöyle olabilir:

“Onlar namazlarında tam bir HUŞÛ’/kalbin taşıdığı derin bir saygıdan doğan ürperti ve bu ürpertiden kaynaklanan tam bir tevazu, bir sükûnet içindedirler.”

Not: Bu kelimelerin ortak paydası korku ve korkudan doğan sonuçlardır. Ancak yerlerine göre bazı nüansları vardır. Zikrettiğimiz manalar sadece -ilgili ayetler çerçevesinde söz konusu edilen- manaların bir kısmıdır. Geniş bilgi için ilgili ayetlerin tefsirlerine bakmanızı tavsiye ederiz.

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 15-04-2011
3,952 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content