İlgili ayetlerde konu aynı da olsa farklı noktalara dikkat çekilmiştir.
Mesela, “Derken Şeytan onların ayaklarını kaydırarak içinde bulundukları nimet yurdundan çıkardı. Biz de: “Haydi, dedik, birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! Siz orada belirli bir süre ikamet edip yararlanacaksız” mealindeki 36. ayette şeytanın kandırmacası ve bunun neticesi olarak da şeytana aldanan Adem ve Havva’nın cennetten kovulmaları ve şeytan ile insanlar arasında artık sürekli bir düşmanlığını sözkonusu olduğuna dikkat çekilmiştir.
Hz. Adem’in bir defa şeytana aldandığı için cennetten kovulduğunu duyanlar, her gün işlediklerini düşünerek ümitsizliğe kapılmaları kaçınılmazdır. “Büyük pişmanlık duyan Âdem, Rabbinden birtakım kelimeler öğrenip onlara göre hareket etti. Rabbine yalvardı. Allah da tövbesini kabul etti. Zaten O tövbeyi kabul eder, merhameti boldur” mealindeki 37. ayette tevbe kapısının ardına kadar açık olduğunu ders vererek günahkar insanlara ümit kapısı gösterilmiştir.
“Dedik ki: İnin oradan hepiniz! Artık ne zaman Ben’den size doğru yolu gösteren rehber gelir de kim ona uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de” mealindeki 38. ayette ise, kovulma noktasına yeniden dikkat çekilmiştir: Bunun yeniden zikredilmesinin hikmeti, ardından gelen ifadelere bir ön mukaddime yapmaktır. Yani bu ayette Allah adeta şöyle diyor; Ey insanlar! Siz yeryüzünde ikamet etmekten dolayı fazla üzülmeyin, çünkü ben her zaman size hidayet yolunu gösteren peygamberler göndereceğim. Bundan sonra size düşen, Ben’den size doğru yolu gösteren bu peygamberlere uymaktır. Çünkü, bu rehbere kim uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de. Çünkü onlar babaları Adem’in asıl vatanı olan cennete girecekler ve ebedi olarak orada kalacaklar.
Özetlersek; 36 ayette, şeytana aldanarak isyan eden Hz. Adem’in cennetten kovulma cezasına çarptırıldığına işaret edilmiş, onun neslinden gelenlerin Allah’a isyan etmemeleri için, bir uyarı yapılmıştır.
Ardından gelen 37. ayette ise, Hz. Adem’in tevbesinin kabul olduğuna işaret edilerek günahkâr olanların ümitisiz olmamaları için bu kapının her zaman açık olduğuna dikkat çekilmiştir.
Bundan sonra gelen 38. ayette ise, cennet kapısının insanlar için her zaman açık olduğunu, dünyaya gelmekle o kapının kapanmadığını, itaat eden, günah işledikleri zaman tevbe eden kullarının ebedi kalmak üzere cennete yerleştirileceklerine dair ilahî garanti verilmiştir.