Ayetin meali şöyledir:
"Mallarım Allah yolunda harcayanların hâli, yedi başak veren, her başağında yüz tanesi bulunan bir tek tohumun hâli gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah (ihsanı) geniş olan ve hakkıyla bilendir"(Bakara, 2/261)
Fahreddin Razi, soruda geçen suali "Üzerinde yüz tane bulunan hiçbir başak gördün mü ki Allah bununla bir benzetme yapmıştır?" şeklinde aynen sorar ve şu açıklamayı nakleder:
Âyetten maksad şudur: Daha çok elde etmeyi ve kazancı arzu eden bir insan, tek bir tohum ektiğinde, onun kendisine yediyüz tane vereceğini bilirse, onun bunu yapmaması veya bu hususta kusurlu olması yakışık almaz.
İşte aynen bunun gibi, ahirette Allah katında mükâfat isteyen kimsenin, verdiği ve yaptığı tek bir şeye karşılık, on veya yüz veya yediyüz mislini alacağını bildiğinde, bunu mutlaka yapması gerekir. İster bu özellikte bir başak bu dünyada bulunsun, ister bulunmasın, bu söylediğimiz makul ve mantıklı olduğuna göre, bu mânâ yerli yerindedir. Ayrıca Cavrus cinsi tohumun başağında, bu özelliğin görüldüğü de söylenmiştir. (bk. Razi, Mefatih, ilgili ayetin tefsiri)
Kaldı ki, ayette geçen “Habbe” kelimesi; buğday, arpa gibi tohumlar için kullanılır. (Rağıb, Müfredat, h-b-b md.)
Buna göre habbe kelimesi buğday, arpa, pirinç, mısır gibi hububat için kullanılabilir. Bu açıdan örneğin mısır tohumu da habbe cinsindendir. Bir mısır tohumundan yedi mısır koçanı yaratılsa, her bir koçanda da 100 mısır tohumu olsa, ayette geçen manaya uygun olarak, bir değil binler örnek buluruz.
Diğer taraftan, ayette “Allah dilediğine kat kat verir” buyurularak, iyiliğe verilecek mükafatın bire yediyüz ile sınırlı olmayacağı, aksine daha fazla kat kat verecebileceği bildiriliyor. Nitekim ayetteki örnekten hareketle, haşhaş ve incirgibi bire binler hatta milyonlar veren tohumlar gibi, her iyiliğe milyonlar mükafat verilebileceğini anlamak da mümkündür.
Ayrıca, Allah'a itaat ve ibadet mahiyetinde olan, İslâm'a ve müsiümanlara yardım ve fayda getiren her harcama "Allah yolundadır." Kur'an deyişiyle "fî sebîlillâh"tır. Bu anlamda harcama (infak) yapanların alacağı karşılık, toprağa ekilen ve bire yedi yüz veren habbe/tohum örneği ile açıklanmıştır.
Genellikle iyiliklerin sevabı bire on olduğu halde "Allah yolunda harcama yapma"nın sevabının bire yedi yüz oluşu hem çok önemli bir teşvik unsurudur hem de bu ibadetin diğerlerinden daha zor olduğunu gösterir. Çünkü "Nefisler cimriliğe meyillidir." (Nisa, 4/128)
Ayette geçen benzetmede bazı hikmetler olabilir:
- Ayetteki bereket, iyilik yapana verilecek mükafat yönüyle ele alınabilir. Bu da hayır yapana yedi yüz kat se¬vap getireceğidir. Hayrın bereketi önce onu yapana dönecektir.
- Yapılan iyiliğin, iyilik yapılan kişiye veya topluma bereket getirmesiyönüyle ele alınabilir. Yedi yüz veya daha fazla bir fayda vermiş olabilir. Bir kitap yazarak binler kişinin iman etmesine; namazı anlatarak binler kişinin namaz kılmasına vesile olması; bir beldeye su getirerek binler insanlara, hayvanlara, kuşlara ve diğer bilinmeyen canlılara da su temin etmiş olması gibi, bir iyiliğin ne kadar berekete ve bu açıdan ne kadar sevaba neden olacağını hayale havale ederiz.
- Habbe kelimesi “sevgi” manasına gelen kelimeden türemiştir. (Müfredat, a.y.) Demek ki, infakı yaparken kişinin niyetindeki samimiyet ve ilahî müdahale ile o amelin bereketi artmakta, yayılmakta ve manevî getirisi çoğalmaktadır.