Önce Efendimiz (sas)'den bir cümle ile hayırlı insan tarifini okuyalım, sonra hayırlı hane tarifine geçebiliriz. Buyuruyor ki:-Hayırlı insan, Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir!Evet, tartışılmayan bir hayırlı insan tarifidir bu. Kur'an'ı önce öğrenen, sonra da isteyene öğreten insan, elbette ki öğrendiğinin gereğiyle de amel eden insan..
Bu manada hayırlı insan olmak zor değildir. Bir tatil devresi bunu gerçekleştirmek için bulunmaz bir fırsat demektir. Yeter ki bu iradeyi gösterin, şimdiye kadar tam öğrenemediğiniz Kur'an'ı öğrenmeye azmedin, evlerinizi de sanki birer Kur'an öğrenme mekanı haline getirin. Bu takdirde ne olur?
-Siz hayırlı insan olduğunuz gibi, evleriniz de hayırlı hane haline gelmiş olur!.
İsterseniz hayırlı insanın tarifini veren Efendimiz (sas) Hazretleri'nden hayırlı hane tarifini de okuyalım. Buyuruyor ki:
-Hayırlı hane de, içinde Kur'an okunan hanedir! Şöyle devam ediyor: Melekler içinde Kur'an okunan haneye hayırlı misafirler olarak üşüşürler, şeytanlar da o haneden şerli işgalciler olarak kaçışırlar!.
Evet, içinde Kur'an okunan hayırlı haneye semadan melekler üşüşürler, şeytanlar da kaçışırlar. Çünkü meleklerin üşüştüğü evde hep hayır olur, bereket olur, huzur olur. Şeytanlara ise artık o haneden kaçışmak düşer..
Hatta böyle hayırlı hanede Kur'an'ı önceden öğrenmiş yanlışsız okuyanlarla, yeni öğrenmeye başlayan yanlışlı okuyanlar da bulunabilirler. Yanlışsız okuyanlara harf başına onar sevap verilirken, yanlışsız okumak için emek verip gayret gösterenlere de iki misli fazla sevap verilir. Yanlışsız okumak için çektikleri zahmet, gösterdikleri sebat ve azimden dolayı sevabın katlanması söz konusu olur.
-Kur'an okuyan insan neden hayırlı insan, Kur'an okunan ev de neden hayırlı ev olur?.
Bu sorunun bir cevabı da şöyle verilmektedir: Çünkü evde okunan Kur'an'ın her bir harfine onar sevap verilir. Bir okuyuşta sayısı bilinemeyecek kadar çok harf okuyarak sayısı bilinemeyecek kadar çok sevap alan insan, hayırlı insan olacağı gibi, bunca sevabın kazanıldığı hane de hayırlı hane olur. Melekler de kuşlar gibi uçuşarak gelip bu hayırlı hanede okunan Kur'an'ı dinlerler. Tıpkı sahabelerde olduğu gibi.
Nitekim büyük sahabi Üseyd bin Hudayr, Medine'deki evinde gece Kur'an okumaya başlar. Bu sırada kapıdaki atının da bir şeyler görüp de ürkmüş gibi kişnemeye başladığını duyar. Üseyd, 'Bu ata neler oluyor?' diye dışarı çıkıp da baktığında, evin avlusunda kanatlarını kısmış sakince dinleyen ışıktan kuşların birden göklere yukarı uçuşup uzaklaştığını görür. Sabah erkenden mescide giderek olanları Efendimiz (sas) Hazretleri'ne aynen anlatır. Efendimiz'in açıklaması şöyle olur:
- Biliyor musun, o göklere yukarı uçuşup giden nurdan parıltıların neler olduğunu?
Onlar evinde okuduğun Kur'an'ı dinlemek için semadan gelen meleklerdi. İçinde Kur'an okunan eve melekler dinleyici olarak gelirler. Eğer okumayı sabaha kadar sürdürseydin, onlar da sabaha kadar seni dinlemeyi sürdürürlerdi!.
- Ne dersiniz, hissemiz ne kadardır bu hayırlı insan ve hayırlı hane sahibi olma tarifinden? Kur'an'ı okuma azim ve gayretimiz ne durumda? Kendimizi hayırlı insan, evimizi de meleklerin ziyaret edeceği hayırlı hane durumuna getirmemiz söz konusu oluyor mu şu günlerde? Düşünmeye değer mi?
Ahmed Şahin