VASİYYET (*)
*Vasiyyet (a.i.c:vesâyâ); Bir kimsenin hayatı veya mematı ile gaybubeti halinde diğerlerinden bir şey yapmasını talep eylemektir ki Türkçe ‘ısmarlamak’ ta’bir olur. (Elmalılı Tefsiri)
2/ el-Bakara -180- Birinize ölüm geldiği vakit, bir hayır (bir mal) bırakacaksa, babası, anası ve en yakın akrabası için meşrû bir sûrette vasiyyet etmek, ALLÂH’dan korkan kimseler üzerine yerine getirilmesi vâcib bir hakk olarak size farz kılındı.
181- Şimdi her kim, bunu duyduktan sonra onu değiştirirse, her halde vebali, sırf o değiştirenlerin boynunadır. Şüphe yok ki ALLÂH, Semî’dir (her şeyi işitir) ve Alîm’dir (her şeyi bilir).
182- Her kim de vasiyyet edenin, bir hatâ işlemesinden veya bir günaha girmesinden endişe eder de tarafların arasını düzeltirse, ona bir vebal yoktur. Şüphesiz ki, ALLÂH çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
5/ el-Mâide -106- Ey îmân edenler! İçinizden birine ölüm (emareleri) geldiği zaman, vasiyyet sırasında aranızdaki şâhidliğin hükmü, kendi içinizden iki adâletli şâhid, yahud yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, ölüm (emareleri de) size gelip çatmışsa, sizden olmayan diğer iki şâhid tutmaktır. Eğer (bunlardan) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra onları alı korsunuz. Onlar da ALLÂH'a şöyle yemin ederler: "Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, ALLÂH'ın şâhidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz".