ÜSVE-İ HASENE

33/ el-Ahzâb -21- Hakikaten, ALLÂH’ın Resûlünde sizler için, ALLÂH’a ve âhiret gününe kavuşmayı bekleyenler ve ALLÂH’ı çok zikredenler için en mükemmel bir numûne (üsve-i hasene)vardır.

 

 

60/ el-Mümtehine -4- İbrâhîm'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misâl vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin ALLÂH’dan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek ALLÂH'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrâhîm'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için ALLÂH’dan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez" demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız Sana dayandık, Sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak Sana’dır.

 

 

6- Sizin için ALLÂH’ı ve âhiret gününü arzulayanlar için onlarda güzel bir örnek vardır. Her kim de aksine giderse, haberi olsun ki, ALLÂH’ın, yalnızca O’nu kesinlikle başkasına ihtiyacı yoktur. Her hamd O’nundur.

 

 

*Peşin hükümlü bazı müsteşrikler, Kur’ân’ın toplum hayatını düzenleyen kurallar ihtivâ etmesini akıllarına sığdıramazlar. Hazreti Peygamber -sallâllâhüaleyhivesellem-’in Mekke’de müşriklerin baskı ve ta’kîbatına ma’rûz kaldığı zaman asil bir örnek olduğunu, fakat Medîne’ye hicretten sonra savaşlar, birçok evlilik, ganîmet, dünya hâkimiyeti ile mânevî tarafının azaldığını ileri sürerler. Fakat Resûl-i Ekremin gelmesinden maksat, hislerine mağlûb insanları memnûn etmek, onlara pratik kıymetten mahrûm birtakım esaslar öğretmek değildi. Hazreti Muhammed -sallâllâhüaleyhivesellem-’in görevi, bu dünyada yaşayan, çalışan insanlara yaşayışlarında uygulayabilecekleri kuralları öğretmek, onlara bu kuralları kendi yaşayışıyla îzâh ve târif  etmekti. Ordu kurmasa, yaptırım gücü kazanmasa, hükümler koymasa, evlenmese, dava’ları hükme bağlamasa, düşmanları mağlûb ettikten sonra onları affetmese, insanlara tam örnek olamazdı. Asıl bu gibi bütün beşerî faaliyetleri yapması, onların her birinde örnek tutumun ne olduğunu sözleriyle ve uygulamalarıyla göstermesi ile en mükemmel numûne olmuştur.

 

 

*Üsve (a.i.); imtisal numûnesi, örnek olacak insan.

 

 

*Hasene (a.i.c:hasenât); 1-iyilik, iyi hâl, iyi iş, hayırlı iş. Zıddı ‘seyyie’.

 

 

-Hasen; mutluluk, sevinç veren ve istenen, arzulanan ya da beğenilen her şey. (Râgıb el-İsfehâni)

 

 

-“Üsve, teessi edilecek yani iktida olunacak, arkasından gidilecek uyulacak, örnek, meşk, numûne-i imtisal. Allâh’a ve âhiret gününe ümitvar olup da Allâh’ı çok zikretmekte olan kimseler için. Yoksa sadece dünya hayatı ve ziynetini arayanlar ve Allâh’ı ve âhireti düşünmeyenler için değil. (Elmalılı Tefsiri)

 

 

(Bkz: Hasene)

 

Yazar:

Kategorisi:
U - Ü
Gönderi tarihi: 04-04-2011
1,569 kez okundu
Block title
Block content