Ümmet (arapça.isim.cem'i:ümem); Bir peygambere inanıp onun yolundan giden insanların hepsi. Cemaat, kavim, tâife. Bir hâkim milletin ashabından olan hey'et-i içtimâiye. Bir peygamberin Hakk'ka da'vet ettiği cemaat. Bir dille konuşan insanların hepsi. Arkasına düşülecek bir cemaat veya tarikat.
2/ EL-BAKARA -143- Ve işte böylece Biz sizi örnek bir ümmet kıldık ki insanlar nezdinde Hakk'ın şâhidleri olasınız ve Peygamber de sizin hakkınızda şâhid olsun. Daha önce yöneldiğin kıbleyi tekrâr kıble yapmamızın sebebi, sırf Peygamberin izinden gidenlerle ondan ayrılıp gerisin geriye dönecekleri meydâna çıkarmaktır. Gerçi bu oldukça ağır bir iştir. Ancak ALLÂH'ın doğru yola erdirdiği kimseler için mes'ele teşkîl etmez. ALLÂH îmânınızı zâyi' edecek değildir. Çünkü ALLÂH insanlara karşı pek şefkatlidir, çok merhametlidir.
213-Bütün insanlar bir tek ümmet teşkîl ediyorlardı. Aralarında ihtilâflar başlayınca, ALLÂH onlara içlerinden müjdeleyici ve uyarıcı olarak Peygamberler gönderdi. Onların berâberinde, insanlar arasında hükmetmek için, kitap ve hikmeti gönderdi ki, ihtilâf ettikleri konularda aralarında hükmetsin. Hâlbûki, o mes'elelerde anlaşmazlığa düşenler, kendilerine apaçık âyetlerimiz geldikten sonra, sırf aralarındaki hased yüzünden ihtilâfa düşen Ehl-i kitaptan başkası değildi. ALLÂH da, onların hakkında ihtilâf ettikleri gerçeği, Kendi izni ile bu îmân edenlere bildirdi. Öyle ya, ALLÂH dilediğini doğru yola eriştirir.
3/ ÂL-İ İMRÂN -110- Ey Ümmet-i Muhammed! Siz insanların iyiliği için meydâna çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyiliği yayar, kötülüğü önlersiniz, çünkü ALLÂH'a inanırsınız. Ehl-i kitap da bu îmâna gelseydi, elbette kendileri için iyi olurdu. İçlerinden îmân edenler varsa da ekserisi dîn'den çıkmış fâsıklardır.
5/ EL-MÂİDE -48- Sana da, daha önceki kitapları, hem tasdîk edici, hem de onları denetleyici olarak bu kitâbı, gerçeğin tâ kendisi olarak inzâl ettik. O hâlde bütün Ehl-i kitâbın aralarında, ALLÂH'ın sana indirdiği ile hükmet, sana gelen bu hakikati terkedip de onların keyiflerine uyma! Her biriniz için bir şerîat ve bir yol tâyîn ettik. Eğer ALLÂH dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği farklı şerîatlar dâiresinde sizi imtihân etmek istediği için ayrı ayrı ümmetler yaptı. Öyleyse durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın! Zâten hepinizin dönüşü ALLÂH'a olacak, O da hakkında ihtilâf ettiğiniz şeyleri size tek tek bildirecektir (haklıyı haksızı iyice belli edecektir).
6/ EL-EN'ÂM -42- Senden önce de birtakım ümmetlere Resûller gönderdik. Dinlemediler: Hakk'ka dönüş yapsın, suçlarının affı için niyâz etsinler diye onları çetin bir yoksulluk, hastalık ve sıkıntılarla cezâlandırdık.
7/ EL-A'RÂF -181- Yarattıklarımızdan, hakk'ka sarılarak doğru yolu gösteren ve hakk ile adâleti gerçekleştiren bir topluluk vardır.
10/ YÛNUS -19- İnsanlar aslında tek ümmet idi. Başlangıçta hepsi tevhîd inancına sâhib iken sonra aralarında ihtilâf çıktı. Şâyet ALLÂH'dan nihaî hükmü kıyâmete bırakma şeklinde önceden yapılmış bir vaad olmasaydı, ihtilâf ettikleri konudaki hüküm çoktan verilmiş, azâb tepelerine inmiş olurdu.
47- Her ümmetin bir Peygamberi vardır. Onların Peygamberi geldiği (tebliğini yaptığı) zaman, aralarında adâletle hükmedilir ve onlara aslâ zulmedilmez.
15/ EL-HİCR-5-Hiç bir ümmet vâdesini öne alamaz veyâ erteleyemez.
16/ EN-NAHL -120- Gerçekten İbrâhîm, hakk dîne yönelen, ALLÂH'a itâat üzere bulunan tek başına bir ümmet, bütün hayırlı hâlleri kendinde toplayan bir önder idi. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı.
22/ EL-HACC -67- Biz her ümmete kendi dönemlerinde uyguladıkları özel bir ibâdet yolu belirledik. Öyle ise onlar dîn işinde aslâ sana muhâlefet etmesinler, Sen insanları Rabbinin yoluna da'vet et. Çünkü sen gerçekten hakk'ka götüren dosdoğru bir yolun üzerindesin.
23/ EL-MÜ'MİNÛN -43- Hiç bir ümmet vâdesini ne öne alabilir ne de erteleyebilir.
52-Ve hepinizin dîni bir tek dîn'dir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse Bana karşı gelmekten sakının!
27/ EN-NEML -83- O büyük duruşma günü, her ümmetten ayetlerimizi yalan sayan birer cemâat toplarız, onlar bir araya getirilip ALLÂH'ın huzûruna sevkolunurlar.
28/ EL-KASAS -75- O gün her ümmetten birer şâhid çıkarırız. Resûlleri yalancı sayanlara da: 'Haydi bakalım, varsa delîlinizi ortaya koyun!' deriz. O zaman onlar, hakk ve hakikatin ALLÂH'a âit olduğunu kesinlikle anlar ve uydurdukları ilâhlar ise ortada görünmez olur.
29/ EL-ANKEBÛT -18- 'Şâyet siz beni yalancı sayarsanız, sizden önceki birtakım ümmetler de Resûllerini yalancı saymıştı. Elçinin görevi îmâna zorlamak değil, sâdece açıkça tebliğ etmektir.'
35/ FÂTIR -42- Kendilerini uyaracak bir Peygamber geldiği takdirde, ümmetler içinde, hidâyette en ileri derecede yer alacaklarına dâir var güçleri ile yemîn ettiler. Ama kendilerine bir Peygamber gelip uyarınca bu, onların sâdece nefretlerini artırdı.
40/ EL-MÜ'MİN -5- Kendilerinden önce Nûh halkı, onlardan sonra gelen daha birtakım gruplar da dîni yalan saydılar. Her toplum tartaklamak için, Resûllerine karşı harekete geçtiler ve hakk'kı yıkmak için birtakım bâtıl şeyleri ileri sürdüler, ama Ben de onları kıskıvrak yakalayıverdim. İşte düşünün: Benim cezâlandırmam nasılmış, bir görün!
ÜMMET
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
Block content