TEVHÎD (*)
*Tevhîd (a.i.vahdet’ten.c:tevhîdât); bir kılma, bir etme, birleştirme, birleştirilme. Bir sayma, bir olarak bakma, birliğine inanma. ‘Lâ ilâhe illallâh” sözünü tekrarlama.
*Birleme. Bir Allâh’dan başka İlâh olmadığına inanma. ‘Lâ ilâhe illallâh’ sözünü tekrarlama. Her yerde ve her şeyde Allâh’dan başkasının te'sir hâkimiyeti olmadığını anlamak, bilmek ve bilerek yaşamak.
-Muvahhid (a.s.vahdet’ten); tevhîd eden Allâh’ın birliğine inanan.
6/ el-En’âm -161- De ki: “Rabbim beni doğru yola, İbrâhîm’in dimdik ayakta duran, bâtıldan uzak, tamamen Hakk’ka yönelmiş tevhîd dinine iletti. O, asla müşriklerden olmamıştı.”
27/ en-Neml -43- Öteden beri ALLÂH’dan başka taptığı putlar, tevhîd dinine girmesini engellemişti. Çünkü o kâfir bir kavme mensup idi.
43/ ez-Zuhruf -45- Senden önce gönderdiğimiz elçilere sor bakalım: Biz, hiç Rahmân’dan başka tapılacak ilâhlar kabul etmiş miyiz? Asla! Bütün Resûller tevhîdi titizlikle uygulamışlardır.
92/ el-Leyl -6- O en güzel kelimeyi (kelime-i tevhîdi) tasdîk eden kimseyi.
9-10- O en güzel kelimeyi (kelime-i tevhîdi) yalan sayanı ise, en güç yola sardırırız.
(Bkz: Hanîf)