TEVEKKÜL

*Sözlükte 'dayanmak, güvenmek, vekil tutmak' anlamlarına gelen tevekkül, dîn dilinde; her husuta Allâh'a güvenmek, dayanmak, teslîm olmak işlerini Allâh'a havâle etmek demektir. Tevekkül kavramı Kur'ân-ı Kerîm'de 69 defâ zikrolunmuştur. (Diyânet)
3/ ÂL-İ İMRÂN -121- Hani sen sabah erkenden mü'minleri savaş mevzi'lerine yerleştirmek için âilenden ayrılmıştın. ALLÂH, hakkıyla işiten ve bilendir.
122- O zaman içinizden iki takım bozulmaya yüz tutmuştu. Hâlbûki ALLÂH onların yardımcısı idi. İnananlar, yalnız ALLÂH'a dayanıp güvensinler.
159- Sen (o zaman), sırf ALLÂH'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Şâyet sen kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrâfından dağılıp giderlerdi. Artık onları sen bağışla, onlar için ALLÂH'dan mağfiret dile. (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık ALLÂH'a dayan. Muhakkak ki ALLÂH mütevekkîl(kendine dayanıp güvenen)kulları sever.
160- ALLÂH size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü'minler ancak ALLÂH'a güvenip dayansınlar.
173- Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, 'İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun' dediklerinde, bu söz onların îmânını artırdı ve 'ALLÂH bize yeter, O ne güzel vekîldir!' dediler.
4/ EN-NİSÂ -81- Sana "Peki" derler, fakat senin yanından çıktıklarında, içlerinden birtakımı, geceleyin (gündüz) söylemiş olduklarının tersini kurarlar. ALLÂH onların geceleyin tasarladıklarını yazıyor. Sen onlara aldırma. ALLÂH'a güven. Vekîl olarak ALLÂH yeter.
132- Göklerdeki her şey, yerdeki her şey ALLÂH'ındır. Vekîl olarak ALLÂH yeter.
5/ EL-MÂİDE -11- Ey îmân edenler! ALLÂH'ın size olan ni'metini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecâvüze) yeltenmişti de, O (ALLÂH) onların ellerini sizden çekmişti. ALLÂH'dan korkun. Mü'minler yalnız ALLÂH'a dayansınlar.
23- ALLÂH'dan korkan ve ALLÂH'ın kendilerine ni'met verdiği iki adam şöyle dedi: "Onların üzerlerine kapıdan girin. Oradan girerseniz muhakkak gâlib gelirsiniz. Eğer lâyıkıyla inanıyorsanız yalnız ALLÂH'a dayanın.
7/ EL-A'RÂF -88- Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: "Ey Şu'ayb! Ya mutlaka seni ve seninle berâber inananları kentimizden çıkarırız, ya da dînimize dönersiniz!" Dedi ki; "İstemesek de mi (bizi yurdumuzdan çıkaracak veyâ dînimizden döndüreceksiniz?)"
89- (Andolsun ki), ALLÂH bizi ondan (kâfirlikten) kurtardıktan sonra tekrâr sizin dîninize dönersek, ALLÂH'a karşı iftirâ etmiş oluruz. Rabbimiz ALLÂH'ın dilemesi hâli müstesnâ geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi ihâta etmiştir. Biz sâdece ALLÂH'a dayanırız. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adâletle hükmet. Çünkü Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.
8/ EL-ENFÂL -2- Mü'minler ancak şol kimselerdir ki; ALLÂH anıldığı zaman kalpleri ürperir. O'nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların îmânlarını artırır. Onlar sâdece Rablerine tevekkül ederler.
49- Hani münâfıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, 'Bunları dînleri aldatmış' diyorlardı. Hâlbûki kim ALLÂH'a tevekkül ederse, hiç şüphesiz ALLÂH mutlak güç sâhibidir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
61- Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve ALLÂH'a tevekkül et. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
64- Ey Peygamber! Sana ve sana tâbi olan mü'minlere ALLÂH yeter.
9/ ET-TEVBE -51- De ki: "Hiçbir zaman bize ALLÂH'ın bizim için takdîr ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim Mevlâmızdır. Mü'minler yalnızca ALLÂH'a tevekkül etsinler."
129- Eğer aldırmazlarsa onlara de ki: Bana ALLÂH yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayım ve O, o büyük Arş'ın Rabbidir.
10/ YÛNUS -71- Bir de onlara Nûh'un kıssasını oku: Hani o bir zamanlar kavmine demişti ki: "Ey kavmim, eğer benim aranızda duruşum ve ALLÂH'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben yalnızca ALLÂH'a dayanmışımdır, artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana ne yapacaksanız yapın, bana mühlet de vermeyin".
84- Mûsâ dedi ki: "Ey kavmim! Siz gerçekten ALLÂH'a îmân ettinizse, O'na samîmiyyetle teslîm olan müslümanlardan oldunuzsa artık O'na güvenin!"
85- Onlar da: "Biz ALLÂH'a güvendik. Ey Rabbimiz, bizi o zâlim kavmin fitnesine uğratma!" dediler.
11/ HÛD -53- Dediler ki; "Ey Hûd! Sen bize açık bir mûcize getirmedin. Biz de senin sözünle ilâhlarımızı terk etmeyiz. Ve biz sana inanmayız."
54- "Ancak şu kadarını diyebiliriz ki; "ilâhlarımızdan bâzısı seni fenâ çarpmış". O da dedi ki; "ALLÂH'ı şâhid tutuyorum, siz de şâhid olun ki ben, ALLÂH'a koştuğunuz ortaklardan uzağım."
55- "O'ndan başka herşeyden uzağım, artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra hiç bekletmeyin.
56- "Ben muhakkak ki, hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan ALLÂH'a dayanmaktayım. Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, idâresi ve yönetimi O'nun elinde olmasın. Benim Rabbim, hiç şüphe yok ki, doğru yoldadır."
87- Dediler ki; "Ey Şu'ayb, atalarımızın taptıklarını terk etmemizi veyâ mallarımızda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysaki sen yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın."
88- Şu'ayb dedi ki: "Ey kavmim! Şâyet ben Rabbimden isbât edici bir delîl üzerinde bulunuyorsam ve Şâyet bana, O kendi katından güzel bir rızık ihsân etmişse, söyleyin bakalım ben ne yapmalıyım? Ben size karşı çıkmakla sizi menettiğim şeylere kendim düşmek istemiyorum. Ben sâdece gücümün yettiği kadar ıslah etmeye çalışıyorum. Muvaffakiyetim de ancak ALLÂH'ın yardımı ile olacaktır. Ben yalnızca O'na dayandım ve ancak O'na döneceğim."
123- Göklerin ve yerin gaybını bilmek yalnızca ALLÂH'a mahsûstur. Her iş O'na döndürülür. Sen yalnızca O'na ibâdet et ve yalnızca O'na dayan. Rabbin yaptıklarınızın hiçbirinden gâfil değildir.
12/ YÛSUF -67- Ve dedi ki: "Ey yavrularım! (şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben ne yapsam, ALLÂH'ın takdîrini sizden engelleyemem. Hüküm yalnızca ALLÂH'ındır. Onun için bütün tevekkül edenler O'na tevekkül etmelidirler."
13/ EL-RA'D -30- İşte seni böyle, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahmân'a küfredip dururlarken, sen onlara sana vahyettiğimiz kitâbı okuyasın. De ki: "O Rahmân benim Rabbimdir, O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na dayandım, tevbem de O'nadır.
14/ İBRÂHÎM -10- Peygamberleri dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan, ALLÂH hakkında da şüphe mi var? O, sizi günâhlarınızı bağışlamak için çağırıyor ve belirlenmiş bir süreye kadar size müsâade ediyor." Onlar da: "Siz sâdece bizim gibi bir insansınız, bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. O hâlde bize apaçık bir delîl getirin!" dediler.
11- Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz ancak sizin gibi bir insanız, ama ALLÂH kullarından dilediğine ni'metini lütfeder. Ve ALLÂH'ın izni olmadıkça bizim size bir delîl getirmemize imkân yoktur. Mü'minler ancak ALLÂH'a dayansınlar.
12- Bize yollarımızı göstermişken neden biz ALLÂH'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız ALLÂH'a tevekkül etsinler."
16/ EN-NAHL -41- Zulme uğradıktan sonra ALLÂH yolunda hicret edenlere gelince, Biz dünyâda mutlaka onları güzel bir yere yerleştiririz. Hâlbûki bilirlerse âhiretin mükâfatı elbette daha büyüktür.
42- Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.
25/ EL-FURKÂN -58- Sen, ölümsüz ve dâima diri olan ALLÂH'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbîh et. Kullarının günâhlarından haberdâr olarak O yeter.
26/ EŞ-ŞU'ARÂ -217- Sen O, mutlak gâlib ve engin merhamet sâhibine güvenip dayan.
218- O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
219- Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.)
220- Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur.
27/ EN-NEML -78- Rabbin şüphesiz, onlar arasında kendi hükmünü verecektir. O, mutlak gâlibtir, hikmet sâhibidir.
79- Ve o hâlde sen ALLÂH'a güven. Çünkü sen, apaçık hakikatin üzerindesin.
29/ EL-ANKEBÛT -58- Îmân edip güzel işler yapanları, (evet) muhakkak ki onları, altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. (Böyle iyi) işler yapanların mükâfatı ne güzeldir!
59- Ki onlar, sabretmiş olup yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar.
33/ EL-AHZÂB -2- Rabbinden sana ne vahyediliyorsa onun ardınca git. Muhakkak ki ALLÂH ne yaparsanız haberdârdır.
3- ALLÂH'a güven, vekîl olarak ALLÂH yeter.
48- Kâfirlere ve münâfıklara itâat etme, onların ezâlarını bırak (aldırma) da ALLÂH'a tevekkül et. ALLÂH vekîl olarak hepsine yeter.
39/ EZ-ZÜMER -38- Andolsun ki onlara: "O gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan: "Elbette ALLÂH!" diyeceklerdir. O hâlde gördünüz ya ALLÂH'dan başka çağırdıklarınızı! Eğer ALLÂH bana bir zarar vermek isterse, onlar O'nun zararını giderebilirler mi? Yâhûd bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun rahmetini tutabilirler mi? De ki: "ALLÂH, bana yeter." Tevekkül edenler, hep O'na dayanırlar.
42/ EŞ-ŞÛRÂ -10- Hakkında ihtilâfa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü ALLÂH'a âittir. İşte benim Rabbim olan ALLÂH budur. Ben yalnız O'na güvendim ve yalnız O'na yöneliyorum.
36-37-38-39- (Dünyâlık olarak) size her ne verilmişse, bu dünyâ hayâtının geçimliğidir. ALLÂH'ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günâhlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevâb verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan ALLÂH yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşânlar içindir.
58/ EL-MÜCÂDELE -9- Ey îmân edenler! Aranızda gizli konuşacağınız zaman günâhı düşmanlığı ve Peygamber'e karşı gelmeyi fısıldamayın. İyilik ve takvâyı konuşun. Huzûruna toplanacağınız ALLÂH'dan korkun.
10- Gizli konuşmalar şeytândandır. Bu îmân edenleri üzmek içindir. Oysa şeytân, ALLÂH'ın izni olmadıkça, mü'minlere hiçbir zarar veremez. Mü'minler ALLÂH'a dayanıp güvensinler.
60/ EL-MÜMTEHİNE -4- İbrâhîm'de ve onunla berâber bulunanlarda sizin için güzel bir misâl vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin ALLÂH'dan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek ALLÂH'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrâhîm'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için ALLÂH'dan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hâric. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır.
64/ ET-TEĞÂBÜN -13- ALLÂH, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Mü'minler yalnız ALLÂH'a tevekkül etsinler.
65/ ET-TALÂK -2- Sürelerinin sonuna vardıklarında onları güzelce tutun, yâhûd güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adâlet sâhibi iki kişiyi şâhid tutun. Şâhidliği ALLÂH için yapın. İşte ALLÂH'a ve son güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim ALLÂH'dan korkarsa ALLÂH ona bir çıkış yolu yaratır.
3- Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim ALLÂH'a güvenirse O, ona yeter. ALLÂH,
emrini yerine getirendir. ALLÂH her şey için bir ölçü koymuştur.
67/ EL-MÜLK -29- De ki: 'O, Rahmân'dır. O'na îmân ettik, yalnızca O'na tevekkül ettik. Siz, kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!'
73/ EL-MÜZEMMİL -9- O, doğu'nun da batı'nın da Rabbidir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle ise O'nu vekîl edin.

Yazar:
Kuranikerim.org
Kategorisi:
T
Gönderi tarihi: 20-11-2008
2,354 kez okundu
Block title
Block content