Sûrelerin Fazilet ve Sevabında Mübalağa Var mıdır?

KUR’ÂN SÛRELERİNİN fazileti hakkında ri­vayet edilen bu hadisler, Kur’ân’la olan meşguliyetimizi arttırmakta, teşvik etmekte ve bazı sûreleri sık sık okumaya sevk etmektedir.

Bu sûrelerin faziletleri ve sevabı hiçbir şekilde mübalağalı ve abartılı değildir. Fakat bir vesilesini bularak Kur’ân’a hücum eden bazı düşünce mensupları bu meselede de Kur’ân’a dil uzatmaktan geri durmamışlardır.

Bediüzzaman bu konuda şu noktalara dikkatimizi çekerek (özetle) şöyle bir açıklama getirir:

Bazı insafsız dinsizlerin mübalağa olarak değerlendirdikleri ve abartı olarak ileri sürdükleri hususlardan biri de, amellerin sevabına dair ve bazı surelerin faziletleri hakkında gelen rivayetlerdir.

Meselâ, Fâtiha'nın Kur'ân kadar sevabı vardır; İhlâs Sûresi Kur'ân’ın üçte biridir; İzâ Zülzileti'l-Ardu sûresi dörtte biridir, Kul Yâ Eyyühe'l-Kâfirûn sûresi dörtte biridir; Yâsin Sûresi on defa Kur'ân kadar olduğuna rivayet vardır.

Onlar der ki: "Bu mümkün değildir. Çünkü zaten Kur'ân’ın içinde Yâsin ve öteki fazileti yüksek olan sûreler vardır. Onun için mânâsız olur."

Elcevap: Kur'ân-ı Hakîmin her bir harfinin bir sevabı var, bir hasenedir. Allah’ın fazlından, o harflerin sevabı sümbüllenir, bazen on tane verir, bazen yetmiş, bazen yedi yüz (Âyetü'l-Kürsî harfleri gibi), bazen bin beş yüz (İhlâs sûresinin harfleri gibi), bazen on bin (Berat Gecesinde okunan âyetler ve makbul vakitlere tesadüf edenler gibi) ve bazen otuz bin (meselâ, haşhaş tohumunun çoğalması tarzında Kadir Gecesinde okunan âyetler gibi). Ve "O gece bin aya mukabil" işaretiyle, bir harfinin o gecede otuz bin sevabı olur, anlaşılır.

İşte Kur'ân-ı Hakîm, sevabının katlanmasıyla beraber, elbette karışlaştırılamaz ve karşılaştırmaya gelmez. Belki asıl sevabıyla, bazı surelerle karşılaştırılabilir.

Meselâ, içinde mısır ekilmiş bir tarla farz edelim ki, bin tane ekilmiş. Bazı habbeleri yedi sümbül vermiş farz etsek, her bir sümbülde yüzer dane olmuşsa, o vakit tek bir habbe, bütün tarlanın üçte ikisine karşılık olur. Meselâ birisi de on sümbül vermiş, her birinde iki yüz dane vermiş. O vakit bir tek habbe, asıl tarladaki habbelerin iki misli kadardır. Ve böylece kıyas et.

Şimdi, Kur'ân-ı Hakîmi, nurlu, kutsî, semavî bir tarla olarak düşününüz. İşte, her bir harfi, asıl sevabıyla birer habbe hükmündedir. Onların sümbülleri nazara alınmayacak.

Yâsin sûresi, İhlâs, Fâtiha, Kul Yâ Eyyühe'l-Kâfirûn, İzâ Zülzileti'l-Ardu gibi, diğer faziletlerine dair rivayet edilen sûre ve âyetlerle karşılaştırılabilir.

Meselâ, Kur'ân-ı Hakîmin üç yüz bin altı yüz yirmi harfi olduğundan, İhlâs sûresi Besmeleyle beraber altmış dokuzdur. Üç defa altmış dokuz, iki yüz yedi harftir.

Demek, İhlâs sûresinin her bir harfinin sevabı bin beş yüze yakındır. İşte, Yâsin sûresinin harfleri hesap edilse, Kur'ân-ı Hakîmin harflerinin tamamına nispet edilse ve on katı dikkate alınsa, şöyle bir netice çıkar:

Yâsin-i Şerifin her bir harfi, takriben beş yüze yakın se­vabı vardır, yani o kadar hasene sayılabilir.

İşte, buna kıyas edilerek başkalarını da tatbik etsen, ne kadar lâtif, güzel, doğru ve mübalağasız bir hakikat olduğunu anlarsın. (Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, Dokuzuncu Asıl)

Yazar:
Mehmet Paksu
Kategorisi:
Soru ve Cevaplar
Gönderi tarihi: 25-10-2008
6,179 kez okundu
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
  1. Nahl Suresi 32. ayette: "(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." buyuruluyor. Burada "melekler" deniyor, can alan melek kaç tanedir?

  2. Fatıma Mushafı nedir? Böyle bir şey var mıdır; varsa da bu nasıl mümkün olabilir?

  3. “(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza, ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır” (Nisa 123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

  4. "Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. Doğruluk makamında güçlü bir hükümdarın katındadırlar" (Kamer 54; 54-55) Ayetlerin manasını açıklar mısınız?

  5. Namaz kaç vakittir? Nur Suresi 58. ayette namazın üç vakit olduğu ifade edilmiyor mu? "Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Sabah namazından önce, öğle vaktinde dinlenmek için..."

  6. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha, 97) ayetine göre, Altın buzağının eriyip yok olması ve küllerinin denize savrulması mümkün müdür?

  7. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir ksımının günümüzde uygulanamayacağı söylenmektedir. Bu konuda nasıl düşünmeliyiz?

  8. Meryem suresinin 71. ayeti kerimesinde cehennem için "içinizden oraya girmeyecek kimse kalmayacak" buyruluyor. Müminler dahi girecek mi?

  9. Madem ki şahit getiremediler, onlar Allah katında yalancılardır (Nur 13), ayetine göre yalancı şahit getirselerdi, doğru mu söylemiş olacaklardı?

  10. Abese suresinin 15-16. ayetlerinde "erdemli katipler"in Kuran'ı yazmasından mı bahsedilmektedir? Ayetlerde kastedilen mana nedir?

Block title
Block content