ŞÜKÜR

ŞÜKÜR (*)

*Şükür (a.i.); görülen iyiliğe karşı gösterilen memnunluk. minnettarlık.

-Şükür; kulun iç ve dış tüm uzuvlarını yaratıldığı amaç doğrultusunda kullanmasıdır. (Rûhu’l Beyân)

2/ el-Bakara -52- Sonra yine de sizi affettik, artık şükretmeniz gerekiyordu.

56- Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzün ardından yeniden diriltmiştik.

151- Nitekim içinizden size bir Peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.

152- O halde Beni zikredin, Ben de sizi zikredeyim. Bana şükredin de nankörlük etmeyin.

158- Safa ile Merve ALLÂH’ın belirlediği nişânelerdendir. Kim hac veya umre niyetiyle Kâbe’yi ziyâret ederse oraları tavâf etmesinde bir beîs yoktur. Her kim de, farz olmadığı halde gönlünden koparak bir hayır işlerse, mükâfatını görür. Zira ALLÂH şükrün karşılığını verir. O, az amele çok mükâfat verir ve her şeyi bilir.

172- Ey îmân edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların hoş ve temiz olanlarından yiyin ve ALLÂH'a şükredin, eğer yalnız O'na kulluk ediyorsanız.

185- O Ramazan ay’ı ki, insanları irşâd için, hakk ile bâtılı ayıracak olan, hidâyet rehberi ve deliller hâlinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu ay’a şâhid olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahud yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kazâ’ etsin. ALLÂH size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı ALLÂH'ı tekbîr etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.

243- Görmedin mi o kimseleri ki kendileri binlerce kişi iken ölüm korkusuyla yurtlarından çıktılar. ALLÂH da kendilerine "ölün!" dedi, sonra da onlara bir hayat verdi. Şüphesiz ki ALLÂH, insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların pek çokları şükretmezler.

3/ Âl-i İmrân -123- Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde ALLÂH size Bedir'de yardım etmişti. ALLÂH’dan sakının ki, O'na şükretmiş olasınız.

4/ en-Nisâ -147- Eğer şükreder ve îmân ederseniz ALLÂH size azabı ne yapar? ALLÂH, şükredenlerin mükâfatını veren ve her şeyi bilendir.

5/ el-Mâide -6- ALLÂH size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.

89- ALLÂH sizi, kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezası), ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahud da bir köle âzâd etmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezası budur. Yeminlerinizi koruyun. İşte ALLÂH âyetlerini size böyle açıklar ki, şükredesiniz.

6/ el-En’âm -53- Böylece onların bazılarını bazılarıyla (ileri gelenlerini zayıflarıyla) imtihan ettik ki(o müşrikler, îmân eden zayıflar hakkında): “ALLÂH’ın, aramızdan kendilerine lütufta bulunduğu (hidâyete erdirdiği) kimseler bunlar mı?” desinler! ALLÂH, şükredenleri en iyi bilen değil midir?

7/ el-A’râf -143- Şol zaman ki, Mûsâ, mîkatımıza (bir iş için belirlenen zaman veya yer) geldi, Rabbi ona kelâmıyla ihsânda bulundu (konuştu). "Ey Rabbim, göster bana Zât’ını da bakayım Sana" dedi. Rabbi ona buyurdu ki; "Beni kat’iyyen göremezsin ve lâkin dağa bak, eğer o yerinde durabilirse, sonra sen de Beni göreceksin". Daha sonra Rabbi dağa tecellî edince onu yerle bir ediverdi, Mûsâ da baygın düştü. Ayılıp kendine gelince, "Sen Sübhân’sın, tevbe ettim, Sana döndüm ve ben inananların ilkiyim" dedi.

144- ALLÂH buyurdu: Ey Mûsâ! Sana verdiğim Peygamberlikle ve kelâmımla seni insanlar üzerine seçkin kıldım. Sana verdiğime sıkı sarıl ve şükredenlerden ol!

8/ el-Enfâl -26- Düşünün ve hatırlayın o zamanları ki, hani bir vakitler siz yeryüzünde güçsüzdünüz, hor görülen bir azınlıktınız. İnsanların sizi hırpalamasından korkuyordunuz, öyle iken O, sizi barındırdı ve sizi yardımıyla destekleyip güçlendirdi ve şükretmeniz için temizlerinden rızık verdi.

10/ Yûnus -60- ALLÂH'a yalanı iftira edenler kıyamet gününü ne sanıyorlar? ALLÂH, insanlara çok ihsânda bulunmuştur, lâkin insanların çoğu şükretmezler.

12/ Yûsuf -38- "Atalarım İbrâhîm, İshâk ve Ya’kûb'un dinine uydum. Bizim, ALLÂH'a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara ALLÂH'ın bir lütfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler."

14/ İbrâhîm -37- "Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, Senin Beyt-i Haram'ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık Sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.

16/ en-Nahl -14- Yine denizden taze et (balık) yiyesiniz ve ondan takındığınız süs eşyâsını çıkarasınız diye, denizi emrinize veren ALLÂH’dır. Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun. Lütfundan rızık aramanız ve şükretmeniz için ALLÂH böyle yapmıştır.

78- ALLÂH sizi annelerinizin karnından çıkardığı zaman hiçbir şey bilmiyordunuz. Şükredesiniz diye size işitme (duygusu), gözler ve gönüller verdi.

114- Artık ALLÂH'ın size rızık olarak verdiği şeylerden helâl ve temiz olarak yiyin. ALLÂH'ın nimetine şükredin, eğer gerçekten O'na ibâdet edecekseniz

21/ el-Enbiyâ -80- Ona, sizi savaşta korumak için zırh yapma san’atını öğrettik, artık şükreder misiniz?

22/ el-Hac -36- Kurbanlık deve ve sığırları ALLÂH'ın size olan nişânelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı halde keserken üzerlerine ALLÂH'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanâat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredesiniz.

23/ el-Mü’minûn -78- Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz!

28/ el-Kasas -73- Rahmetinden dolayı, ALLÂH, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz (gündüzün) ise O'nun lütuf ve kereminden (rızkınızı) arayasınız. Umulur ki şükredersiniz.

30/ er-Rûm -46- Rüzgârları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin akıp gitmesi ve lütfundan rızık isteyip kazanmanız O'nun âyetlerindendir. Hem gerek ki şükredesiniz.

31/ Lokmân -14- Gerçi Biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak Bana’dır.

35/ Fâtır -12- Hem iki deniz eşit olmuyor. Şu tatlı, harâret keser, içerken (boğazdan) kayar; şu da tuzlu, yakar kavurur. Bununla beraber her birinden taze bir et yersiniz ve bir zînet çıkarır, giyinirsiniz. ALLÂH'ın lütfundan nasîb arayasınız diye suyu yara yara giden gemileri de görürsün. Gerek ki şükredeceksiniz.

36/ Yâsîn -35- (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). Hâlâ şükretmeyecekler mi?

73- Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

39/ ez-Zümer -66- Hayır, onun için yalnız ALLÂH'a kulluk et ve şükredenlerden ol.

40/ el-Mü’min -61- İçinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açıcı bir aydınlık olarak da gündüzü sizin için yaratan ALLÂH’dır. Gerçekten ALLÂH insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler.

42/ eş-Şûrâ -33- Eğer O dilerse rüzgârı durdurur da yelkenle giden gemiler denizin üzerinde duruverirler. Şüphesiz ki bunda sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için nice ibretler vardır.

45/ el-Câsiye -12- ALLÂH O (yüce) zâttır ki, emriyle içinde gemilerin seyretmesi, sizin de O'nun lütfundan rızık aramanız ve şükretmeniz için denizi emrinize vermiştir.

46/ el-Ahkâf -15- Biz insana ana ve babasına iyilik yapmayı tavsiye ettik. Anası onu zahmetle karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten kesilme süresi otuz aydır. Nihayet insan olgunluk çağına ulaşıp, kırk yaşına geldiğinde der ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsân ettiğin nimetlerine şükretmemi ve Senin hoşnut olacağın sâlih amel işlememi ilhâm et. Benim neslimden gelenleri de sâlih kimseler kıl. Doğrusu ben tevbe edip Sana yöneldim. Ve ben gerçekten müslümanlardanım."

56/ el-Vâkı’a -68- İçtiğiniz suya baktınız mı?

69- Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren Biz miyiz?

70- Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!

67/ el-Mülk -23- De ki: "Sizi yaratan, size kulaklar gözler ve gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!"

*ŞÜKREDENLERİN NİTELİKLERİ

Şâkir (a.s.şükr’den); şükreden, gördüğü iyiliğe karşı duâ’ eden.

3/ Âl-i İmrân -144- Muhammed, ancak bir Peygamberdir. Ondan önce de Peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, ALLÂH'a hiçbir şekilde zarar veremez. ALLÂH şükredenleri mükâfatlandıracaktır.

145- ALLÂH'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ölmek yoktur. (Ölüm) belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de âhiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.

7/ el-A’râf -58- Güzel memleketin bitkisi, Rabbinin izniyle çıkar; kötü olandan ise yararsız bitkiden başka bir şey çıkmaz. İşte Biz, şükreden bir toplum için âyetleri böyle açıklarız.

14/ İbrâhîm -5- And olsun ki Mûsâ'yı âyetlerimizle gönderdik. Ona şöyle dedik: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar, onlara ALLÂH'ın (felâket) günlerini hatırlat. Şüphe yok ki bunda her sabredip şükreden için nice ibretler vardır.

25/ el-Furkân -62- İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur.

31/ Lokmân -12- Andolsun ki Biz, Lokmân'a "ALLÂH'a şükret!" diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki ALLÂH, hiçbir şeye muhtaç değildir, dâima övülmeye layıktır.

31- Görmedin mi ki ALLÂH, âyetlerinden bir kısmını size göstersin diye gemiler, ALLÂH'ın nimetiyle denizde akıp gidiyor. Şüphesiz bunda çok sabredenler ve çok şükredenler için nice ibretler vardır.

34/ Sebe’ -19- Buna karşı onlar: "Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır" dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsânelere çevirdik ve tamamen didik didik dağıttık. Şüphesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette ibretler vardır.

39/ ez-Zümer -7- Eğer inkâr ederseniz, şüphe yok ki ALLÂH'ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber kulları hesabına küfre râzı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin hesabınıza ona râzı olur. Hiçbir günahkâr da diğerinin günahını çekecek değildir. Sonra dönüşünüz, Rabbinizedir. O vakit, O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü O, bütün kalblerin özünü bilir.

(Bkz: Şekûr)

*ŞÜKÜR, Nİ’METİ ARTTIRIR

14/ İbrâhîm -7- Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Yüceliğim hakk’kı için şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.

*ŞÜKREDEN ANCAK KENDİSİ İÇİN ŞÜKRETMİŞ OLUR

27/ en-Neml -40- Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleymân) onu (Melike'nin tahtını) yanı başına yerleşivermiş görünce, dedi:"Bu, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir."

*ŞÜKÜR İÇİN ÇALIŞIN

34/ Sebe’ -13- Onlar, ona mihrablar, timsaller ve havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın ey Dâvûd hanedanı, şükür için çalışın. Ama kullarım içinde şükreden azdır.

*ÇOK AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ!

7/ el-A’râf -10- Doğrusu Biz sizi yeryüzünde, yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik. Siz çok az şükrediyorsunuz!

Yazar:
Kuranikerim.org
Kategorisi:
S - Ş
Gönderi tarihi: 20-11-2008
2,216 kez okundu
Block title
Block content