SİHİR VE SİHİRBAZLAR

 

SİHİR VE SİHİRBAZLAR

2/ el-Bakara -102- Tuttular da Süleymân mülküne dâir şeytanların uydurup izledikleri şeyin ardına düştüler. Halbuki Süleymân inkâr edip kâfir olmadı, lâkin o şeytanlar kâfirlik ettiler; insanlara sihir öğretiyorlar ve Bâbil'de Hârût ve Mârût'a, bu iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki o ikisi "biz ancak ve ancak sizi denemek için gönderildik, sakın sihir yapıp da kâfir olmayın!" demeden kimseye bir şey öğretmezlerdi. İşte bunlardan karı ile kocanın arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat ALLÂH'ın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilecek değillerdi. Kendi kendilerine zarar verecek ve bir fayda sağlamayacak bir şey öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu her kim satın alırsa, onu alanın âhirette bir nasîbi olmayacağını da çok iyi biliyorlardı. Hakkıyla bilselerdi, uğruna canlarını sattıkları şey ne çirkin bir şeydi.

10/ Yûnus -76- Tarafımızdan kendilerine hak geldiği zaman: “Bu besbelli bir sihirdir” dediler.

77- Mûsâ dedi ki: “Size gelen gerçeği böyle mi nitelendiriyorsunuz? İnsaf edin, sihir midir bu? Şu bir gerçektir ki sihirbazlar kurtuluşa ermezler.”

20/ Tâ hâ -56- Andolsun, Biz ona (Firavun’a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.

57- Şöyle dedi: “Ey Mûsâ! Sihrin ile bizi yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin?”

(Bkz: BÜYÜCÜLER İFLAH OLMAZLAR)

SİHİR İLE MU’CİZE ARASINDAKİ FARK

7/ el-A’râf -103- Sonra onların arkasından Mûsâ'yı mucizelerimizle Firavun'a ve topluluğuna gönderdik. Tuttular o mucizeleri inkâr ettiler. Ettiler de bak, o müfsidlerin(fesat çıkaranların) âkıbetleri nasıl oldu!

104- Mûsâ: "Ey Firavun! Bil ki ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir Peygamberim" dedi.

105- ALLÂH'a karşı ilk görevim, hakk olandan başka bir şey söylemememdir. Gerçekten ben size Rabbinizden bir mucize getirdim, artık İsrâiloğullarını benimle gönder.

106- Firavun: "Eğer bir mucize getirdiysen ve eğer doğru söyleyenlerden isen onu göster" dedi.

107- Bunun üzerine Mûsâ, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi.

108- Ve Mûsâ elini koynundan çıkarıverdi, eli bembeyaz olmuş, bakanların gözünü kamaştırıyordu.

109- Firavun'un kavminden ileri gelenler, "Muhakkak bu çok bilgili bir sihirbazdır" dediler.

110- O, sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. (Firavun): "O halde siz ne diyorsunuz?" dedi.

111- Onlar da "Onu ve kardeşini beklet, şehirlere de toplayıcılar gönder" dediler.

112- "Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler."

113- O sihirbazlar Firavun'a geldiler: "Gâlib gelirsek bize muhakkak mükâfat var değil mi?" dediler.

114- "Evet" dedi (Firavun), "Üstelik o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."

115- Sihirbazlar, Mûsâ'ya: "Ey Mûsâ! Önce sen mi hünerini ortaya koyacaksın, yoksa biz mi?" dediler.

116- Mûsâ, "Siz atın" dedi. Atacaklarını atınca herkesin gözünü büyülediler ve onları dehşete düşürdüler. Doğrusu büyük bir sihir gösterdiler.

117- Biz de Mûsâ'ya "Sen de asânı bırakıver" diye vahyettik. Birdenbire asâ, onların bütün uydurduklarını yakalayıp yutuverdi.

118- Artık hakikat ortaya çıkmış ve onların bütün yaptıkları boşa gitmişti.

119- Orada mağlup olmuş ve küçük düşmüşlerdi.

120- Sihirbazlar hep birden secdeye kapandılar.

121- "Âlemlerin Rabbine îmân ettik" dediler.

122- "Mûsâ'nın ve Hârûn'un Rabbine."

123- Firavun: "Ben size izin vermeden îmân ettiniz ha!" dedi. "Şüphesiz bu bir hîledir, siz bunu şehirde kurmuşsunuz, yerli halkı oradan çıkarmak istiyorsunuz, sonra anlayacaksınız!"

124- "Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, sonra da bilin ki, sizi astıracağım."

125- Onlar da: "Şüphesiz o takdirde biz Rabbimize döneceğiz" dediler.

126- "Senin bize kızman da sırf Rabbimizin âyetleri gelince onlara îmân etmemizden dolayıdır. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al" derler.

Oradaki sihirbazlar Hazreti Mûsâ-aleyhisselâm-’ın asâsındaki değişikliğin bir sihir değil mucize olduğunu anladılar. Bunun insanüstü bir güç olduğunu Hazreti Mûsâ’dan değil de Allâh’dan geldiğini idrâk ettiler. Hazreti Mûsâ’nın tebliğ ettiği diğer şeylerinde doğru olduğuna inandılar ve îmân ettiler. Allâhuâlem.

(Bkz: BÜYÜ)

Yazar:
Kuranikerim.org
Kategorisi:
S - Ş
Gönderi tarihi: 20-11-2008
3,048 kez okundu
Block title
Block content