Bu konuyu aydınlatmak için özet halde fakat delillere dayalı bir kaç noktaya işaret edeceğiz:
a. Evvela, 15 asırdan beri mucizeliğini ilan edip, bir tek suresinin bile bir benzerinin ortaya konamayacağı hususunda meydan okuyan ve bu meydan okuyuşunu şu anda da sürdüren, kırk yönden mucize olduğu muhakkik alimler tarafından ispat edilen Kur’an gibi açık bir ilahî kitabın bu konudaki ifadeleri ortadadır. Kur’an’ın bu açık beyanları karşısında hayal ürünü bir takım spekülasyonlara değer vermek ne ilmen, ne aklen, ne de dinen mümkün değildir.
b. Nemrut ile Hz. İbrahim’in aynı çağda yaşamadıkları iddiası tamamen mesnetsiz, ilmî değerden yoksun, dinsizlik ve cahillikten kaynaklanan bir cüretle bütün semavî ve beşerî kaynakları göz ardı eden bir safsatadır. Halbuki, yüzde doksan dokuz kaynakların kabul ettiği bir hakikate karşı yüzde birde bir inkârcılığın beş paralık bir ilmî değeri yoktur.
- Nemrut, bir isim olabildiği gibi, Firavun, Kisra, Kayser gibi bir krallık unvanı da olabilir. Dolayısıyla, Hz. İbrahim devrinde de böyle bir kralın/Nemrut’un varlığı kaçınılmazdır.
- Kaynakların verdiği bilgilerden öyle anlaşılıyor ki, Nemrut ve halkı genel olarak -belki de Nemrut’un korkusuyla- Hz. İbrahim’in ateşten kurtulması mucizesinden sonra da putlara tapmaya devam etmişler. Nihayet milattan önce yaklaşık 2286 yılı civarında, -Hz. İbrahim daha hayatta iken- Allah Asurileri onlara musallat etmiştir. Bunlar Nemrut’un memleketini işgal etmiş, onun saltanatına son vermiş ve yerine Asuri krallığını kurmuşlardır(bk. İbn Aşur, Enbiya suresinin 69. ayetinin tefsiri).
c. İnsanların yazdığı tarihî kaynaklar Milattan önce ancak üç bin yıla kadar doğru tespitlerde bulunabiliyor. Ondan önceki devirlerle ilgili bilgisi çok az ve pek noksandır. Bu açıdan, Hazret-i İbrahim'in zamanına ve öncelere ait bilgilere itibar edilemez. Bediüzzamanın da dediği gibi, bunların bir kısmı hurafeler, bir kısmı gerçekleri inkar, bir kısmı da son derece özet bilgilerdir. (bk. Lemalar/16. lema)
d. “Hz. İbrahim'in Nemrut'un ateşinden kurtulması hikayesi Midrash Rabbah’tan kaynaklandığı” iddiasını seslendirenler, bununla Kur’an’ın bu hikayeyi eski kaynaklardan kopyaladığını söylemek istiyorlar. Midrash genel olarak bazı Yahudi yorumcularının görüşlerini aktaran bir külliyat anlamına gelir.
İddiayı ispatlamak, iddia sahiplerinin görevidir. Halbuki, böyle bir kopyalama olayının olduğunu ispat etmeleri asla mümkün değildir. Dolayısıyla, bu iddia sadece mesnetsiz “bir iddia” olarak kalmaya mahkumdur.
Kaldı ki, Hz. İbrahim ile Hz. Muhammed arasında yüzlerce peygamber gelmiştir. Bu büyük mucize olayın daha önceki kaynaklarda da yer alması kadar tabii ne olabilir ki.. Hz. İbrahim’in ateşten kurtulması olayının o eski kaynaklarda da yer alması, Kur’an’ın sözlerini pekiştiren ve tasdik eden bir imza hükmündedir.
Bununla beraber, ünlü tarihçi İzzuddin İbnu’l-Esîr’in bildirdiğine göre, bütün ilim adamları Hz. İbrahim’in Nemrut devrinde doğduğu konusunda ittifakhalindedir. Ve İbrahim bu Nemrut tarafından ateşe atılmış ve harika bir şekilde kurtulmuştur(bk. İbn Esir, el-Kâmil Fi’t-Tarih, -Beyrut, 1417/1997- 1/86-89).
Meşhur tarihçi İbn Haldun ve İbn Kesir de Hz. İbrahim’i ateşe atan babil kralı Nemrut b. Kenan b. Kûş olduğunu belirtmiştir(bk. Tarihu İbn Haldun,-Beyrut, 1408/1988- 2/78; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-nihaye, -Darut-turasi’l-Arabî, 1408/1988- 1/200-201).
e. Ur kelimesinin OR şeklinde yanlış yorumlandığını söylemek ve bunu kesin bir bilgi olarak sunmak ilimle oynamakla eş anlamlıdır. Yukarıda örnek olarak bir kaçınn adı geçtiği üzere, bütün Tarih kaynaklarında Ur kelimesi ateş değil, bir kent olarak, hatta bir çok bilim adamına göre Urfa şehri olduğu kabul edilmektedir. UR’u bir kent olarak kabul eden bu tarihçiler aynı zamanda Hz. İbrahim’in ateşe atıldığını da kabul etmektedirler.
Kur’an’da da hem Hz. İbrahim’in ateşe atıldığını, hem de ondan kurtulup bulunduğu yerden çıkıp hicret ettiğini belirtmiştir. İlgili ayetlerin mealleri:
“Eğer yapacağınız bir şey varsa, dediler, o da bunu yakmaktır. Onu yakın da tanrılarınıza sahip çıkın! Bizse, ateşe şöyle ferman ettik: “Dokunma İbrâhim’e! Serin ve selâmet ol ona!”(Enbiya, 21/68-69).
“İbrâhim’in söylediklerine Lût iman etti. İbrâhim: “Ben” dedi, “(bulunduğum yerden/UR’dan) Rabbimin emrettiği yere hicret edeceğim. O, azîz ve hakîmdir/mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir”(Enkebut, 29/26)
Bütün bu açıklamalardan da anlaşılıyor ki, Ur kelimesinin Or=ateş olarak yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Hz. İbrahim’in ateşe atıldığına dair olayın doğru olmadığını iddia edenlerin bu iddiaları,tamamen dinsizlikten kaynaklanan bir hezeyandır.