Maide Suresi, 35. Ayet: "Ey îmân edenler! (Allah'tan korkup kötülüklerden, ilâhî sınırı aşmaktan) sakının; O'na yakın olmak için vesile arayın ve yolunda cihâd edin; ola ki korktuğunuzdan kurtulup umduğunuza kavuşursunuz."
Kur'ân, iki cihanda mutlu ve aziz olabilmek için insanın önüne dört basamak koymuş ve bunlara yükselmeyi emretmiştir:
1. İmândan sonra her iş ve davranışta Allah'tan korkup kötülüklerden, ilâhî sınırları aşmaktan sakınmak,
2. Allah'a yakın olmanın yol ve yöntemini, araç ve gerecini elde etmeğe çalışmak; Allah ile gören bir göze, Onunla işiten bir kulağa, Onunla tutan bir ele, Onun için yürüyen bir ayağa sahip olmak,
3. Allah yolunda birçok sıkıntı ve meşakkatlere katlanıp cihad etmek, bu hususta fedakârlık ve erdemliğin örneklerini sunmak,
4. Bütün bunların, insanlık şeref düzeyinde ruhumuzun yüceliğiyle uyum sağlayacağını unutmamak.
Birinci basamak kişiyi olgunlaştırıp merhamet duygusunu harekete geçirir, topluma yararlı bir insan durumuna getirir.
İkinci basamak, insan haklarına saygılı olmayı, eşyada Allah'ın kudret ve sanatının inceliklerini sezmeyi, ilâhî sünnetin şaşmadan hedefine doğru yol aldığını ilham eder.
Üçüncü basamak, Allah, din ve vatan düşmanlarının cesaretini kırar, mü'minlerin hür ve özgür olmasını, şeref ve itibarlı yaşamasını sağlar. Ve bütün bunlar kişiyi dördüncü basamağa yükseltip bir insan için erişilmesi mümkün olan kemâl mertebesini gerçekleştirir.
Böylece başkaları nefs ve şehvet vadisinde bir ömür tüketip Allah'tan uzaklaşarak düşünce ve duygusuyla maddeyi ilâh edinirken para ve ekmek kavgasından başka bir amaçları olmadığını ortaya koyarken, mü'minler sözü edilen dört basamağa kademe kademe yükselip insanlığa huzur havası estirirler. Kısacası, biri yiyici ve huzur bozucu, diğeri hizmet edici ve yüz güldürücüdür. Biri güven bozar; diğeri güven ve huzuru tazeler.
Vesîle Makamı
«Ona yakın olmak için vesile arayın.»
İlgili âyette gecen VESÎLE deyimi üzerinde durulup birtakım yorumlar yapılmıştır. Sözlük olarak: Yol, vasıta, yakınlık, istek ve arzu gibi mânalara gelir. Âyette de bütün bu mânalar söz konusu olabilir.
Terim olarak: İmân ve takva ile birlikte kalbi ilâhî sevgi ile doldurmak, düşünceleri bu doğrultuda berraklaştırmak, amelleri ilâhî hoşnutluğa uygun biçimde yerine getirmeğe çalışmak ve günlük hayatın her bölümünde Resûlullah (A.S.) Efendimizi örnek edinmektir.
Bu geniş mâna aynı zamanda tasavvuf erbabının da tespitidir.
O halde bu kadar incelikleri kendinde taşıyan VESÎLE, bir de Cennette en yüksek makam ve dereceye isim olarak konulmuştur. Dünyada VESÎLE düzeyinde ömrünü değerlendirenlerin, o en yüksek derecede bulunan Resûlüllah (A.S.) Efendimize komşu olacakları umulur.
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz buyuruyor ki:
«Bana salâvat getirdiğinizde benim için VESÎLE İsteyin..»
Bunun üzerine Ashab soruyor:
— Ey Allah'ın Peygamberi! Vesile nedir? Cevap veriyor:
— Cennette en yüksek derecedir kî ancak bir adam ona nail olacaktır; umarım ki ben o adamım. (Ahmed bin Hanbel / 2/265 - Tirmizî/menâkib:l)
«Kim ezan sesini duyunca «Ey bu tastamam davetin ve kılınmak üzere olan namazın Rabbi Aflahım! Muhammed'e VESÎLE ve fazl-u keremini ihsan eyle..» derse, kıyamet günü şefaatim ona helâl olur.» (Buharî - Müslim/salât: 11 - Ebû Davud/salât: 26 - Tirmizî/menâkib: 1 - ezan: 37 - Ahmed: 2/168)
Bu nedenle Allah ve Resulüne güvenip dayanmak, Resûlüllah (A.S.) Efendimize tevessülde bulunmak teşvik edilmiştir. Allah'a tevessül, ibadet ve taatleri rızasına uygun yapmakla; Resûlüllah'a tevessül, sünnetini yaşamak suretiyle şefaatine erişmeyi dilemekle gerçekleşir.
(bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 4/1671-1673.)