Sözlükte "örtmek, örtbas etmek" anlamına gelen istiğfâr, dinî bir kavram olarak, hata ve günahların Allâh tarafından af ve mağfiret edilmesini istemek; kulun işlediği iyi ve güzel amelleri azımsayıp bunları artırmaya çalışması, günahlarını çok bulup bunları azaltmaya gayret etmesi demektir. Aynı kökten gelen "Gufran" ve "Mağfiret" kelimeleri, Allâh'ın kulun hata ve günahlarını örtmesi, ona azap etmemesi, günahlarını bağışlaması anlamına gelir. İstiğfar ile "günahtan vazgeçme" anlamına gelen tevbe arasında bazı farklar vardır. Kişi ancak kendi günahından dolayı tevbe edebilirken, başkalarının günahından dolayı da istiğfar edebilir. Yani başkasının affını Allâh'tan dileyebilir. Allâh'ın güzel isimlerinden olan "Gafur" ve "Gaffâr", günahları örten, bağışlayan, affeden demektir (bk. Gafir). Kur'ân'da pek çok mübârek âyette istiğfarda bulunmak emredilmiş, Allâh'ın mağfiret edici olduğu ısrarla vurgulanmış, özellikle seher vakitlerinde olmak üzere istiğfar edenler övülmüştür (Meselâ bk. Âl-i İmrân, 3/17; ez-Zâriyât, 51/18). (M.C.) (http://www.diyanet.gov.tr/turkish/default.asp)
40:55. O halde sabret. Çünkü Allâh'ın vaadi haktır. Hem günahından dolayı istiğfar et ve akşam sabah Rabbini hamdiyle tesbih et.